Pazartesi, Haziran 23, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Mazı’da Tavlanın Büyüsü: Doğayla Dostluğun Bütünleştiği Butik Bir Şölen

Tavlanın inceliklerinin, dostluğun ve doğanın büyüsünün buluştuğu bir başka Mazı Turnuvası geride kaldı. Bodrum’un Mumcular’dan öte, zamanın durduğu bir yerinde, Mazı sahilleri… Burada maviyle yeşilin iç içe geçtiği, denizin sükûnetiyle zeytin ağaçlarının gölgesinin buluştuğu o eşsiz coğrafyada, tavla taşlarının sesi doğanın melodisine karıştı.

Mazı, Bodrum’un hızla betonlaşan yüzünün aksine, hâlâ bakir kalmayı başarmış; insanın ruhunu dinlendiren bir sahil cenneti. İnce kumlu, tertemiz plajları ve göz alabildiğine uzanan çam ormanlarıyla burası, adeta tavlanın doğallığına ve kadim geleneğine bir sahne sunuyor. Turnuva sabahı ben de motosikletimle dar yollarından, çam ormanlarının içinden geçerek, doğayla iç içe ve doğayı hissederek, tepelerden Mazı’ya vardım. Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkmak, o dinginliği ve doğanın tazeliğini içime çekerek Mazı’ya ulaşmak başlı başına bir keyifti.

Bu yıl 4. Mazı Turnuvası, doğallığını ve samimiyetini her anında hissettiren bir atmosferde gerçekleşti. Turnuvanın ev sahipliğini yapan işletme sahibi Mehmet Çil ve değerli eşi Yeliz Hanım, misafirperverlikleriyle turnuvaya katılan herkese adeta evlerindeymiş hissi verdiler. Onların güler yüzü, içtenliği ve özenli yaklaşımları, turnuvanın dostlukla örülü ruhunu tamamlayan bir unsur oldu.

Turnuvaya bu yıl 64 seçkin oyuncu katıldı. Evet, sayıca büyük bir kalabalık değildi; ama Mazı Turnuvası’nın büyüsü zaten burada gizliydi: butik, seçkin, nitelikli bir tavla organizasyonu. Türkiye’nin ve hatta dünyanın farklı yerlerinden gelen ve isimleri tavla camiasında bilinen ustalar, Mazı’nın dinginliğinde rekabetin ve dostluğun tadını çıkardı. Turnuva sadece taşların değil, kahkahaların, dostça dokunuşların ve samimi sohbetlerin de sahnesi oldu.

Bu turnuva bana yalnızca kıyasıya maçlar ve mücadeleler değil, aynı zamanda yeni dostluklar ve tanışıklıklar da kazandırdı. Tavla vesilesiyle farklı şehirlerden, farklı hayatlardan gelen oyuncularla tanışıp onların sadece tavladaki hünerlerini değil, hayata dair birikimlerini, içtenliklerini, hümanist ve duyarlı kişiliklerini tanıma fırsatım oldu. O isimlerden biri de, hem oyun ustalığı hem de insanlığıyla akıllarda yer eden Kaan Günhan idi. Mazı’daki bu buluşmalar yalnızca maç saatlerinde değil, gecenin ilerleyen saatlerinde de sürdü; turnuva resmî olarak sona erse de müzik, dans ve dostluk şenliği geç saatlere dek devam etti. Mazı’nın o dingin gecelerinde kah bir şarkıya, kah bir kahkahaya karışan bu atmosfer, turnuvayı unutulmaz kılan bir başka yön oldu.

Kendi performansım ise bu güzel ortamın ruhuna uygundu. Ana kademede sonuna kadar mücadele ettim, elimden gelenin en iyisini yaparak ilerledim fakat daha fazlasını başaramadım. Danışman çiftlerde ise ilk 8’e kalarak tüm oyuncularla birlikte ödülümüzü dostça paylaştık. Yan oyunlarda birinde başarılı olmam, bir nebze de olsa moral verdi ve turnuvanın keyfini daha da artırdı. Paylaşımlı jackpotlar aynı sıcaklık ve paylaşım duygusuyla tamamlandı. Kendinden menkul şüvetler ise gecenin keyfini doruğa taşıdı.

Ana kademe kıyasıya mücadelelere sahne oldu. Finalde Alaattin Özaltun, tavlanın zarla değil akılla oynanan bir oyun olduğunu bir kez daha kanıtladı ve şampiyonluk kupasını kaldırdı. Finalin diğer kahramanı, ustalığı ve zarafetiyle Gamze Demirkol Özdağ, turnuvanın ruhunu yansıtan bir performans sergiledi. Üçüncülük kürsüsünde ise Mustafa Beşer yer aldı; onun da akıl dolu oyunları Mazı’nın tarihine geçti. Son şans kategorisinde ise Metin Çubuk, şansını zekâsıyla birleştirip ipi göğüsleyen isim oldu.

Turnuvanın ruhunu zenginleştiren unsurlardan biri de danışman çiftler, son şans maçları ve yan oyunlar oldu. Her biri ayrı bir heyecan, ayrı bir dostluk örneği sundu. Ve elbette Mazı’ya özgü olan, kendiliğinden kurulan ve oyun içinde oyun olan şüvetler… Onlar da geceyi zarların, kahkahaların ve dost seslerinin şenlendirdiği bir şölene çevirdi.

Mazı Turnuvası’nın her yılı bir öncekinden daha düzenli, daha nitelikli, daha unutulmaz oluyor. Artık yalnızca bir turnuva değil; tavlanın ve doğanın kardeşleştiği bir gelenek haline geldi. Hem oyuncu kalitesiyle, hem ambiyansıyla bir “elit butik turnuva” olma özelliğini perçinledi.

Sonuçta, Mazı’da atılan her zar, yalnızca bir hamle değil; dostluğa, doğaya ve tavlanın kadim geleneğine yapılan bir saygı duruşuydu. Katılan herkesin kazandığı, taşların dostluk için döndüğü bir turnuva daha anılarda yerini aldı.

Popüler Haberler