Pazartesi, Eylül 29, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Pasifizmin ve Eylemsizliğin Dayanılmaz Hafifliği

Bodrum yalnızca güzellikleriyle değil, bu güzellikleri savunma iradesiyle de var olmalıdır. Çünkü denizlerimizi, zeytinliklerimizi, ormanlarımızı ve yaşam alanlarımızı hedef alan saldırılar yalnızca doğayı değil, aynı zamanda toplumsal yaşamı da tehdit etmektedir. Bu nedenle eylem, bir tercihten çok zorunluluk haline gelmiştir.

Bodrum’da çevre mücadelesi yürüten, özellikle plaj işgallerine karşı ses çıkaran çeşitli gruplar vardır. Onların katkısı da kıymetlidir ve kentimizin hafızasında yerini alır. Ancak son dönemde özellikle Yurttaş İnisiyatifi, Güneşin Sofrası, DİSK Devrimci Emekli-Sen ve Özgür Kıyılar Platformu’nun ortaya koyduğu eylemler çokça eleştirilmiştir. İşte bu yazı, o eleştirilerin gölgesinde kalmaması için kaleme alınmıştır. Çünkü bu oluşumların Bodrum için taşıdığı anlamı görmezden gelmek büyük haksızlık olur.

Bugün Bodrum’da Amerikan askerlerine yapılan protestodan, Göltürkbükü’nde mega yat işgaline karşı ses yükseltmeye; zeytinliklerin talanına, ormanların hazineye devredilerek betona açılmasına karşı duruşa kadar birçok cesur çıkışı bu gruplar üstlenmiştir. Güneşin Sofrası, kent sahillerindeki işgallere karşı yaratıcılıkla dikkat çeken eylemler yaparken, DİSK Devrimci Emekli-Sen yalnızca emeklilerin hak mücadelesini değil, aynı zamanda kent demokrasisini savunma sorumluluğunu üstlenmiştir. Yurttaş İnisiyatifi, Bodrum’un vicdanı olarak, en zor konularda bile geri adım atmayan bir çizgi izlemiştir. Özgür Kıyılar Platformu ise sahillerin halkın malı olduğu gerçeğini her fırsatta hatırlatarak Bodrum’da büyük bir farkındalık yaratmıştır.

Elbette eylemlerin biçimi tartışılabilir, sayısı az bulunabilir, kimi zaman yöntemleri beğenilmeyebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, asıl pasifizm ve eylemsizliktir tehlikeli olan. Sessiz kalmak, “nasıl olsa sonuç alınmaz” demek, kenardan izleyip klavye başında küçümsemek… Bunlar eylemcilerin moralini bozar, toplumsal dayanışmayı zedeler.

Oysa eylem, tek kişinin açlık grevi de olsa, yüzlerin sahilde pankart açması da olsa, yüz binlerin meydanlara akması da olsa tarihe düşülen nottur.

Dünya’yı iklim krizi konusunda uyaran Greta Thunberg’i “çocuk kullanılıyor” diye küçümsemek, ölüm orucunda yaşamını yitiren Helin Bölek’i “farklı yöntem seçebilirdi” diye eleştirmek, üç-beş kişinin katıldığı bir eylemi “cılız” diye değersizleştirmek… Bunların hepsi pasifizmin ve eylemsizliğin dışavurumudur.

Bugün Bodrum’da yaşamı savunma mücadelesini taşıyan her oluşum kıymetlidir. Plaj işgallerine karşı çıkan grupların katkısı da önemlidir. Ama hakkını teslim etmek gerekir ki, Yurttaş İnisiyatifi, Güneşin Sofrası, DİSK Devrimci Emekli-Sen ve Özgür Kıyılar Platformu’nun cesareti olmasa, Bodrum’un eylem hafızasında çok büyük boşluk olurdu. Bu nedenle onları küçümsemek yerine, yan yana durmayı, omuz vermeyi bilmek gerekir.

Çünkü eylem, pasifistlerin çenesini yorsa da, tarihin akışını değiştiren hep bu küçük ama kararlı adımlar olmuştur. Ve unutmayalım: Bu mücadele sadece çevreyle sınırlı değildir. Bu gruplar aynı zamanda emperyalizme karşı, Türkiye’de otokrasi ve faşizme karşı, baskıya karşı da dimdik duran bir hattın temsilcileridir. Onların sesi, hem Bodrum’un hem de Türkiye’nin vicdanıdır.

Popüler Haberler