Cumartesi, Ekim 25, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Korkunun Kısa Ömrü Gerçeğin Sonsuz Sesini Hiçbir Zaman Bastıramadı

Bu ülkede bir süredir korku, siyasetin değil, yönetimin merkezine yerleşti.

İftira, manipülasyon ve yargı eliyle şekillenen bir korku düzeniyle karşı karşıyayız.

“Çamur at, izi kalsın” anlayışı artık sadece bir deyim değil; kurumsallaşmış bir yöntem haline geldi.

Bugün Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen “casusluk” suçlaması da bu düzenin yeni sahnesi.

Sandıkta yenemediğini mahkemede susturma, halkın iradesini hukuk üzerinden bastırma çabası…

Ne yazık ki bu dil adaletin değil, iktidarın korku dili..

Casusluk suçlaması, son yıllarda en çok başvurulan siyasi silaha dönüştü.

Daha önce Osman Kavala benzer şekilde hedef alındı ve beraat etti.

Can Dündar’a da aynı suçlamalar yöneltildi; ajan, hain, casus…

Kelimeler aynıydı, sadece isimler değişiyordu.

Bugün aynı senaryo Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ üzerinden sahneye konuluyor.

Ama artık seyirci uyanık.. Kimse yargının ayağı yere basmayan iddialarına inanmıyor.

Çünkü herkes biliyor: asıl çeteler, suç örgütleri iddianamelerde değil, sarayın gölgesinde..

Devletin damarlarına sızmış şahsi çıkarlara dayalı düzen, adaletin yerini korkuya bırakmış durumda..

Sandıkta yenemediklerini mahkeme kararıyla susturmaya çalışan bu yapı, halkın vicdanında zaten hükmünü de kaybetti.

Gerçek delillerin yer almadığı ve sadece siyasi talimatlarla yürüyen hukuki uygulamalarla vatandaş nezdinde yok hükmünde..

Ama unutulmasın; tarihte hiçbir iftira sonsuza kadar yaşamaz. Korkunun kısa ömrü gerçeğin sonsuz sesini hiçbir zaman bastıramadı.

Ve Shakespeare’in sözleriyle bitirelim:

“Cehennem boş; bütün şeytanlar burada.”

Ama biz biliyoruz ki; adalet, en sonunda o şeytanların gölgesini bile yakar.

Korkunun hükmü kısa, hakikatin sesi uzun olur.”

Popüler Haberler