19 Temmuz 2023 tarihinde yayınladığım “Teşkilat ve Örgüt Dışarı, Danışmanlar İçeri” başlıklı yazımda, Türk siyasetinde kabuk değiştirme sürecinin tamamladığını ifade etmeye çalışmıştım.
Yazımın “Teşkilat” kelimesini içeren tarafı, AK Parti’yle ilgili bölümü kapsıyor ve aşağıdaki cümlelerden oluşuyordu.
***
Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum sonrasında 2018 Yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçen Türkiye Cumhuriyeti, siyasi parti teşkilatlarının ve örgütlerinin niteliksiz hale gelmesinin de başlangıç tarihidir.
Değişimi ilk başlatanda AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
29 Ekim 2014 Yılında kullanılmaya başlayan Beştepe Külliyesi ile birlikte göreve başlayan danışmanların oluşturduğu ordu, süreç içerisinde AK Parti teşkilatlarının pabucunu dama attı.
Sadece teşkilatlar olsa iyi.. Durum sırasıyla milletvekilleri ve MYK‘yı da kapsadı bence..
2018 Yılı Cumhurbaşkanlığı Seçiminden sonra yakın çevrem ile yaptığım değerlendirmelerde Beştepe için adeta Türkiye’nin Pentagon’u benzetmesini sık sık kullanmıştım.
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan; daha önceden MYK, milletvekilleri ve teşkilatlarıyla birlikte yaptığı tüm işleri, artık Beştepe’deki danışmanlarıyla yapmaya başladı.
Kartal önce gagasını sonra pençelerini değiştirmeye karar vermişti bir kere.. Sonuç; yeni dönemde ve düzende, AK Parti teşkilatları “out” danışmanlar “in” olmuştu.
Bu duruma sebep olan kriterlerin başında 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanılan kalkışmanın geldiğini de unutmamak lazım.
Sonuçta; AK Parti Genel Başkanı kendine göre yaşamsal bir reaksiyon göstererek etrafındaki çemberi daraltma kararı aldı ve teşkilatıyla vedalaştı.
Seçmen kitlesiyle ilişkisini de o günden bu yana iletişim başkanlığı üzerinden, kitle iletişim araçlarını kullanarak devam ettiriyor.
***
İki yıl önce kaleme aldığım yazıda dikkat çekmek istediğim durumu, bugünlerde AK Parti teşkilatında yaşananların izahında kullanacağım aklıma gelmemişti doğrusu..
AK Parti Muğla Milletvekili Kadem Mete ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Aydın Ayaydın arasında son günlerde yaşanan var olma mücadelesinin izahı, yukarıdaki cümlelerin içinde gizli..
AK Parti Muğla Milletvekili listesinde 1. sıra adayı olan ve milletvekili seçilen Kadem Mete; geriden getirdiği ve sürekli kullandığı yaşamsal reaksiyonları siyasi hesap hatalarına dönüşünce, sonrasında yaşananlar Aydın Ayaydın’ın bugünkü gücünü oluşturan yapı taşlarına dönüştü.
Dönemi oldukça yakından ve derinlemesine takip eden bir gazeteci olarak bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum..
Yazımı kaleme aldığım Temmuz 2023 tarihi aynı zamanda Muğla Orman ve Tarım İl Müdürü olarak görev yapan Barış Saylak‘ın adının, AK Parti’nin Muğla Büyükşehir Adayı olarak öne çıktığı günlerdi. Saylak isim bazlı yapılan tüm anketlerde, olası Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayları içinde adı önde çıkan bir adaydı.
Diğer taraftan Kadem Mete; 14 Mayıs 2023 tarihinde AK Parti Muğla milletvekili seçilmiş ve hemen sonrasında yukarıda ifade ettiğim gibi 2024 yılında yapılacak yerel seçimlerle ilgili yaşamsal reaksiyonlar göstermeye başlamıştı.
Peki bu yaşamsal reaksiyonun siyasi yansımaları nasıl oldu? Onu da hatırlayalım..
Mete’nin ilk icraatı; Muğla coğrafyasında Seydikemer’den Turgutreis’e kadar ayak basmadık yer bırakmayan seçmen tabanında güçlü bir karşılık bulmuş Barış Saylak’ı, Milas özeline sıkıştırmak oldu. Konunun detaylarını oluşturan siyasi gelişmeler ve yaratılan gerekçeler, olaylara şahitlik edenlerin hafızalarında hala tazeliğini koruyor.
O günler pragmatik siyasetin sayısız örneğiyle dolu günlerdi desem abartmış olmam..
Neyse biz konumuza devam edelim..
Muğla Büyükşehir’i kazanabilecek güçlü bir siyasi kimlik olan Barış Saylak ile Muğla’yı birlikte yönetme tercihini kullanmayan Kadem Mete, tercihini siyaset yapmama konusunda karar alan Mehmet Tosun‘dan yana kullanmıştı.
Uzun uğraşlardan sonra ikna edilen Mehmet Tosun, geriden gelen siyasi yaşamında farklı partilerde yaptığı adaylıklardan ve kamuoyu yoklamalarında çıkan sonuçlardan dolayı AK Parti Genel Merkezi’nde karşılık bulamayınca, devreye Mete’nin isteğiyle AK Parti Eski Bodrum İlçe Başkanı Yılmaz Algül girdi.
Mehmet Tosun’un Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adaylığının, AK Parti Genel Merkezi tarafından kabul edilmesi için Aydın Ayaydın‘ı Genel Başkan Erdoğan’dan ricacı olmaya ikna eden Algül, süreç uzun sürse de işi başardı.
Bodrum’daki evinde torunlarıyla zaman geçirmek ve keyif yapmak istediğini söyleyen ve uzun bir süre bu düşüncesinde direnen Ayaydın, dolaylı da olsa çıkmıştı bir kere siyaset arenasına..
Beştepe’de gerçekleşen sürecin sonu hiç de Mete’nin planlandığı gibi olmadı. Mehmet Tosun’u Muğla Büyükşehir adayı olarak refere etmek için Ankara’ya giden Ayaydın, geriye Genel Başkan Erdoğan’ın ısrarı ve iknasıyla AK Parti Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak döndü. Sonrası malum..
Kadem Mete’nin yıllar itibarıyla hemen her gün kendine bağlılık bildiren kimliklerle teşkilatın üzerine basarak yönettiği dönem, Aydın Ayaydın’ın Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmasıyla birlikte sona ermişti artık..
Siyaset bu.. Doğa gibidir.. Akacağı yolları tıkarsan nereyi basacağı belli olmayan nehirlere dönüşür. Taşmaya görsün bir kere..
Ayaydın’ın, Mete’nin siyasi yürüyüşünde kırıp döktüğü kadroları hızlıca kendine devşirmesiyle başlattığı kadrolaşma sürecinde gösterdiği performansın nereye evrileceği sorusu şimdilik cevapsız..
İl ve ilçe başkanlıkları düzeyinde süreci tamamlayan Ayaydın’ın yaptığı son hamle, Muğla İl Gençlik Kolları Başkanlığı’nda vücut buldu.
Ayaydın ve Mete arasında gerginliğe adeta tavan yaptıran bu gelişme sonrasında, süreci yakından takip eden Muğla İl Gençlik Kolları Başkanı Ceylan Koca, sessizce görevinden istifa ederek kenara çekildi.
Olan biten birçok detaya vakıf olmama rağmen daha fazlasını analiz etmeye gerek görmüyorum. Benim bu güç savaşından net olarak anladığım; tarafların gerçek derdinin Muğla’ya hizmet etme derdi olmadığıdır.
Alan kontrolü usulüne ve esasına dayalı bu mücadele, bir hizmet etme savaşı olarak nitelendirilemez!
Yaşananlar içerisinde anlamakta zorlandığım bölüm de şudur!
AK Parti Muğla Milletvekili Kadem Mete ile AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın danışmanı olma niteliğine ulaşmış Aydın Ayaydın’ın arasında yaşanan güç savaşına taraf olarak dahil olan gazeteci ve yazarlar..
Durumu; UEFA gözlemcisi edasında değerlendirip, Muğlalıyı olan biten üzerinden bilinçlendirmek varken, formayı giyip sahaya koşmak neyin nesidir?
Diğer taraftan; bu savaşta profesyonel olarak siyasi danışmanlık veya mesleğine ara vererek siyaset yapma kararı alan meslektaşlarım varsa, sözüm meclisten dışarı..
***
Son sözümde Barış Saylak için olsun!
Bu olan bitenler Saylak’ın adaylık döneminde yaşadıklarını evrene havale etmesinin geri dönüşü müdür? Yoksa ilahi bir adalet midir bilemem.
Orasına da siz karar verin gari..