Evvel emirde belirtmek zorundayım: İstiklalimizden ve istikbalimizden emin olmak istiyorsak, gelmekte olan netameli tehlikeyi görmek için, iki yüz yıldır iğdiş edilmiş milli şuurumuzu uyandırmak zorundayız. İnsanlık onuru ve milletimiz için buna mecburuz.
Vadedilmiş topraklar adlı sapkın ütopyanın mimarı beynelminel Siyonizmin gerçek yüzünü ve nihai amacını ifşa etmek gibi milli bir görevimiz var. Buna “bilinç uyandırma” da diyebiliriz. Çizdikleri hayali haritalar üzerinde, vatan topraklarımıza göz diktiklerini alenen beyan edenlere karşı devlet aklının bir cevabı olmalıdır.
Peşinen belirteyim ki; dünyanın gözü önünde olan bitenlere rağmen, “Bize ne Gazze’den, Filistin bizim neyimize?” diyenler ya kripto vatan hainidir ya da küresel siyonist propagandanın etkisi altındadır. Veya tarih bilincinden yoksun bir zavallıdır.
Kendilerinin daha Filistinli olduklarını bile bilmeyen, Müslüman olacakları bile henüz belli olmayan bebeklerin hunharca katledilmesi; devletleri değil ama, nasıl dünya halklarını sokaklara döktüyse biz de ruhen ve fiilen ayağa kalkmalıyız.
Peki sumud nedir?
Küresel Sumud filosu, dünyanın başına bela olmuş Siyonizm tehlikesini görmüş soykırımcı İsrail’in ölümcül ablukasını kırmak için yola çıkmış küresel bir insanlık hareketidir, işgalci terör devletinin ateşkes masasına oturmasında etkin rol oynayan kutlu bir çırpınıştır.
Sumud, her ne pahasına olursa olsun, zalimin peşini bırakmayacağını, tüm dünyaya haykıran ölümü veya şehadeti göze almış sıradan insanların yaktığı bir meşaledir.
Gazze halkının toprağını hırsıza kaptırmama mücadelesinde Türk Devleti’nin ve Türk milletinin aktif rol alması kaçınılmazdır. Bu tarihî ve insani bir sorumluluktur.
Türkiye bunu ıskalarsa veya değişik saiklerle risk almaktan kaçınırsa, pek yakında varlık ve beka sorunuyla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır. O nedenle “bize ne Gazze’den” diyemeyiz. Dolayısıyla Gazze, bizim hem gönül coğrafyamızın bir parçası hem de güvenlik sınırımızdır. Çünkü siyonist İsrail’in nihai hedefi Anadolu topraklarıdır.
Bütün dünya bilmelidir ki:
Sumud’la başlayan küresel sivil tepki, dünyadaki tüm mazlumların lehine, bebek katili İsrail’in aleyhine sonuçlanacaktır.
Artık siyonizmin maskesi düşmüştür, İsrail deşifre olmuştur.Bu yönüyle Sumud, dünyanın gözü önünde ama karanlıkta işlenen cinayeti aydınlatan bir işaret fişeğidir.
İsrail’i asıl korkutan, dünyanın dört bir yanından, Sumud filosuna katılmak için yapılan her dinden ve ırktan 500.000 müracaat olmuştur.
Öyle ya, aç, biilaç bir avuç Hamas mücahidiyle baş edemeyen ve başarısızlığını kabul eden İsrail, dünyayı karşısına alarak nasıl ayakta kalacak?
Zira Dünya, bugüne kadar böylesi bir vahşeti, çılgınlığı ve sapkınlığı görmemişti. Dünyanın tek sahibinin kendileri, tüm dünya insanlarının ise köle olduğunu siyonist manifestoda alenen beyan eden İsrail ile yapılan ateşkese güvenip gevşememeliyiz.
Katil sürüleri Gazze’den ve Batı Şeria’dan tamamen çekilmeden bu işin peşini bırakmamalıyız.
Tüm sivil toplum örgütleri ve yeni “Sumud”lar tetikte beklemelidir. Çünkü bu katil sürüleri insan değiller. O nedenle devlet ve millet olarak tetikte olmalıyız.
