Antik Yunan filozofu Efesli Herakleitos; değişim ve akış üzerine odaklanmış ve evrendeki düzeni logos kavramı ile açıklamıştır.
Logos; söz, düşünme, akıl, oran ve ölçü gibi anlamları olan güçlü bir sözcüktür. Ona göre varlığın temelinde bulunan ana madde ateştir, her şey ateşle yanarak değişir.
Herakleitos, ateşin yaktıklarının aldığı halleri düşünerek, her şeyin bir değişim içinde olduğunu anlatır, “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” cümlesiyle..
Ona göre; zaman, mekan ve olgular değişim gösterebilir. Kişilikler ise ortamdan ortama değişir, geldiği yerin evvelini unutursa orada değişim yoktur, kişinin kişiliğinde eksiklik ve başkalarının sözleriyle hareket etme vardır.
Yazımızın konusu da değişmeyen insanlarıyla Halikarnassos..
***
Herakleitos bugünlerde yaşayıp yolu da Karya‘ya düşseydi; Halikarnossos üzerine abanmış değişime direnen insanlar için ne derdi bilemiyorum.
Hele de Halikarnossos düşünürü, Ortaipolisli Marquis Serdarus Kocadonius ile tanışmış olsa tüm bildiklerini yeniden gözden geçirirdi sanırım.
Sarf ettiği o ünlü cümlesini en azından Halikarnossos özeli için revize ederdi büyük bir ihtimalle.. “Değişen zaman, mekan ve olguların, değişmeyen insanlarının yaşadığı topraklar”
Dediğim gibi Halikarnossos diğer coğrafyalara benzemez.. Burada durum farklıdır biraz..
Nasıl yani derseniz? Yanlışla doğruların birbirine girdiği, hatta yanlışların doğru, doğruların yanlış olarak değerlendirildiği enteresan topraklardır Halikarnossos..
Geleceğin mitleri bu coğrafya da gerçek olarak yaşanır. Ne demek bu şimdi derseniz konuyu biraz açalım o zaman..
Biliyorsunuz mitler; gerçekte doğru olmayan bir hikâye veya anlatı için tercih edilir ve çoğunlukla bir yanlışlık, doğru olmayan unsurları bünyesinde barındıran hikayelerdir.
İşte yukarıdaki cümlede yapılan mit tarifi bu topraklarda “gerçek” olarak yaşanır.
Dediklerimi örnekleyelim..
***
MS 2000’li yıllarda yapılan Halikarnossos senato seçimlerinde Ortaipolisli Kocadonius‘un Pitesopolisli Zeko Koyluasis’i yenmesi sonrasında, kurduğu akademiyle yeni bir süreç başladı. Kocadonius Akademisinde gerçekleştirdiği ve geliştirdiği felsefe sohbetleriyle birçok öğrenci yetiştirdi.
Kocadonius’un felsefe sohbetlerine katılan öğrencilerinden bazıları yıllar itibarıyla aralarından sıyrılarak sohbet arkadaşları oldu.
Kimdi bu parlak öğrenciler? Aralarında zaman içerisinde denizcilikte, ticarette ve ulaşımda önemli kurumların başına geçecek olan; Orahanses Dincus, Erdosis Basenides ve Hassos Kabliteles‘di..
Kendisinin kurduğu akademinin alaylısı olan Kocadonius, oldukça zeki bir köylüydü esasında..
Bir gün akademi de bu başarısının nereden kaynaklandığını soran bir arkadaşına durumu şu sözlerle ifade etmişti: “Akademi mezunlarının aklıyla, akademi mezunlarını yönetirim ben..”
Bu sözü de bir akademi mezununa söyleyecek kadar da kibirli ve küstah olan köylü Ortaipolisli Kocadonius, yıllar itibarıyla kendini oldukça geliştirerek Halikarnassos okulların aile birlikleri seçimlerine kadar icazet alınan bir insan durumuna büründü.
Uzun yıllar erk kullanan Ortaipolisli Kocadonius‘un sayısız mitlerini zaman zaman yazacağım buradan..
Bu bir giriş.. Tekmili birden kaç bölüm olur bilmem! Bildiğim bir tek şey var..
Ortaipolisli Kocadonius‘un akademisi, misyonunu tamamlamış bir oluşumdur. Bireysel faydalara hizmet eden bu akademi bir müzeye çevrilmelidir.
Bu müzeyi oluşturan eserlerin; bir toplumun geleciğinde bireysel fayda üreten kişi ve kurumlardan nasıl korunacağını anlatan önemli unsurlar olacağından eminin..
Diğer taraftan da; kamusal fayda üreten kişi ve kurumları tercih etmenin anahtarı..
Şimdi gelelim başlığımıza.. Bodrum kahramanlarını arıyor!
Evet önümüzdeki süreçte gerçekleşecek olan yerel tercihlerimizde görev alması gerekenlerin, yani toplumsal fayda yaratacak kahramanların ortaya çıkıp; ben varım, ben de varım, evet evet ben de varım demesinin zamanıdır.
Malum.. Sonunu düşünen kahraman olamaz.. Olsa olsa maraba olur..