Cuma, Nisan 18, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Bodrum’a Sahip Çıkmak, Artık Gecikmiş Bir Sorumluluktur

Bodrum; yalnızca Ege’nin incisi değil, aynı zamanda Türkiye’nin yüz akı olan bir kenttir. Bu kent, tarih boyunca kültürün, özgürlüklerin, doğanın, barışın ve direnişin toprakları olmuştur. Bodrum’un adı, yüzyıllardır hem denizle hem fikirle anılır. Ancak bugün, bu özel kent bir değil birkaç yönden tehdit altındadır. Ve ne yazık ki bu tehdidin en sinsisi, kendisini aydın gibi sunan ama karanlık söylemleri Bodrum’a taşıyan yapılardan gelmektedir.

“Çökertme” Grubunun Çöktüğü Nokta: Bodrum’a Sahip Çıkmak, Artık Gecikmiş Bir Sorumluluktur

Bunlardan biri de “Çökertme WhatsApp Grubu” adıyla bilinen, ama ne yazık ki Bodrum’un ilerici ruhuyla uyuşmayan bir dijital yapıdır.

Başlangıçta iyi niyetle kurulduğu düşünülebilecek bu grup, zamanla gerçeklikten uzaklaşmış, entelektüel dürüstlükten kopmuş, propaganda diliyle şekillenmiş, kişisel ego savaşlarının arenası haline gelmiştir. Kendilerini “toplum adına konuşan” gibi konumlayan bazı figürler, halkın sesine değil, ekranlarda duydukları manşetlere kulak vererek, Bodrum’un kolektif vicdanına zarar vermektedir.

Bu grup, iktidar destekli medya dilini ödünç alarak; halkı kutuplaştıran, fikirleri değersizleştiren ve asıl sorunları örtbas eden bir platforma dönüşmüştür. Eleştiriye tahammülsüzlük, sorgulamaya kapalılık ve her eleştirel sesi düşmanlaştırma eğilimi, bu grubun karakteristik hâline gelmiştir.

Peki neden bu kadar önemli?

Çünkü Bodrum’un bugün karşı karşıya kaldığı sorunlar yalnızca düşünsel değil, aynı zamanda yaşamsaldır.
Kıyılar halktan koparılıyor, ormanlar yanıyor, dereler betona teslim ediliyor, yaşam alanları yok ediliyor.
Bunlar olurken bu grupta hâlâ gündem, kişisel tatminler, laf oyunları ve karanlık kaynaklı manipülasyonlardır.

Bu grup içinden yükselen bazı sesler, geçmişte Türkiye’yi felakete sürüklemiş yapılarla örtüşen dil ve tavırlarla hareket etmektedir.
Bugün başka bir adla, başka bir görünümle karşımıza çıkan bu zihniyet, geçmişin enkazından yükselen küllerle yeniden şekillenmek istemektedir.
Bu çaba, yalnızca entelektüel bir çürüme değil, aynı zamanda ahlaki bir çöküştür.

Ama sessizlikle onaylanan her karanlık, yayılarak büyür.

Bodrum’un gerçek sahiplerine sesleniyorum:
Artık suskunluk değil, ses zamanı.
Artık izlemek değil, müdahil olma zamanı.
Artık bu gruplara “acaba düzelir mi?” demek yerine, “Bodrum’u bu söylemlerden korumalıyız” deme zamanı.

Ayhan Karahan’ın tavrı, işte tam da bu noktada bir vicdan pusulası olmuştur.
“Zamanımı Karaburgaz Mezarlığı’ndaki dostlarıma ayıramıyorken bu grupla harcayamam” diyen duruş, yalnızca bireysel bir karar değil, toplumsal bir duruşun özetidir.

Çökertme Grubu’nun çöktüğü yer tam da burasıdır:
Halktan, hakikatten, sorumluluktan ve haklı eleştiriden uzaklaşarak…
Sadece kendi seslerini duyup, başka hiçbir sese tahammül edemeyerek…

Bodrum’un aydınlık geleceğini korumak, artık tercih değil zorunluluktur.
Aydın kalmak bir poz değil, bir duruştur.
Ve bu duruşun karşısında duranlar, er ya da geç tarihin tozlu satırlarına savrulacaktır.

Biz susmayacağız..
Bodrum’a, doğasına, düşüncesine, insanına ve hakikatine sahip çıkacağız.

Popüler Haberler