Perşembe, Temmuz 31, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Katliamın Yasası, Rantın Yasası: Muğla Ayakta, Biz Neredeyiz?

Muğla’da bir kez daha tarih, kültür, doğa ve yaşam bir “torba yasa” ile tehdit ediliyor. 7554 sayılı yasa, adına süs niyetine “enerji yatırımı” denilse de, gerçekte yandaş şirketlere altın tepside sunulmuş bir “süper talan ruhsatı”dır. Ne yazık ki bu yasa sadece Muğla’ya değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki zeytinliklere, meralara, kıyılara, yaylalara ve kültürel varlıklara karşı açılmış yeni bir savaş ilanıdır.

Ve bu savaşın iki tarafı vardır:
Bir yanda toprak, zeytin, su, yaşam hakkı savunucuları.
Diğer yanda merkezi hükümetin sırtını sıvazladığı şirketler, beşli çete ve imar yağması için bekleyen sermaye grupları.

Bu Yasa, Devletin Adıyla Gezen Şirketlerin Yasasıdır

Hükümetin “kalkınma” bahanesiyle çıkardığı bu yasalar, esasında bir devlet planı değil, *beşli çetenin kar planıdır. Hangi “yatırım” halkın yararına olacak ki; toprağına, zeytinliğine, deresine, köyüne rağmen yapılan her şey yalnızca yandaşa kar, halka ise yıkımdır.

Şirketlerin maskesi düşmüştür:
İktidar sayesinde kamuya ait her alanı “enerji bahanesiyle” gasp edebilecekler.
Zeytinlik mi var? Maden ruhsatı ver.
Arkeolojik sit mi? Kapsam dışı ilan et.
Kıyı mı? Özel işletmeye tahsis et, otel yap.

Ve tüm bu talan süreci bakanlık eliyle resmileşiyor, doğaya ve halka karşı devlet gücü kullanılıyor. Bu yasa, yalnızca doğayı değil, demokrasiyi, halk iradesini ve yerel yönetimlerin yetkilerini de hedef alıyor.

Muğla’da Direniş Var Ama Yetmez

Muğla halkı bu talanı gördü, dur dedi. MUÇEP’in çağrısı, kent konseylerinin, belediyelerin ve siyasi partilerin ortak iradesiyle buluştu.
Akbelen’de 3 Ağustos’ta yapılacak “Maden Yasasını Tanımıyoruz” eylemi, bu halkın direnme kararlılığının sembolü olacak.

Ancak sormak zorundayız:
Bu ülkenin diğer kentleri, ilçeleri, belediyeleri, odaları, örgütleri neden sessiz?
Bir kentte rant için kıyım yapıldığında, bu yalnız o kentin değil, bütün ülkenin yüreğidir parçalanan.

Unutmayalım:
Bugün Muğla’da olan, yarın Kaz Dağları’nda, sonra Datça’da, sonra Toroslar’da olacak.
Çünkü bu yasa yer seçmiyor, sadece yandaş sermayeye yer açıyor.

Devletin Görevi Yaşamı Korumaktır, Sermayeyi Değil

Devletin görevi şirketlerin önünü açmak değildir.
Devletin görevi, geleceği korumak, halkını yaşatmak, toprağını savunmaktır.

Ama biz ne görüyoruz?
Devletin kurumu gibi hareket eden şirketler…
Şirketin şubesi gibi hareket eden bakanlıklar…
Ve halkı değil, patronu dinleyen valilikler…

Yani karşımızda artık klasik bir devlet değil, “şirket-devlet” düzeni vardır.
Bunu yenmenin tek yolu halkı, yerel yönetimleri, meslek odalarını, çevrecileri, kadınları, gençleri, köylüleri birleştirmekten geçer.

Son Söz: Bu Yasa Bizim Değil, Direniş Bizim

Muğlalılar ayağa kalktı. Bizler de onların yanında olmalıyız. Çünkü bu topraklar bizim, bu zeytin bizim, bu deniz, bu orman, bu tarih, bu çocuklar bizim.

Saraydan yönetilen, sermayeye peşkeş çekilen bu düzen değişmeden, ne doğa kurtulur, ne köylü, ne işçi, ne kentli nefes alır.

Tarihin bu anında, bir tarafta doğa ve yaşam, diğer tarafta para ve ölüm var.
Biz hangi taraftayız?

Popüler Haberler