Pazar, Eylül 7, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Kayyım, Demokrasiye Vurulmuş Zincir

Kayyım yalnızca Cumhuriyet Halk Partisi’ne atılmış bir darbe değildir. Kayyım, bu ülkenin demokrasisine geçirilmiş ağır bir zincirdir. Zincir, yalnızca bir partiyi değil; seçme hakkını, temsil hakkını, çok partili düzeni, yani milletin iradesini prangaya vurur. Bugün CHP’nin kapısına dayanan bu anlayış, aslında yarın Türkiye’de nefes alan her yurttaşın hürriyetine uzanmış bir eldir.

Bodrum Toloman Hotel’de toplanan Fikir Kulübü’nde işte bu gerçeği konuştuk. Kolaylaştırıcılığı Recai Seymen’in, sekreteryalığı benim üstlendiğim toplantıda Hüseyin Cem Köylü’den Zeki Köylü’ye, İsmail Sever’den Mazlum Ağan’a, Orhan Kavala’dan Erhan Topanoğlu’na, Deniz Koca’dan Oğuz Kutsi Akan’a, Mehmet Ülküm’den Ziya Doğuş’a kadar pek çok dost aynı masadaydı.

De Facto Kayyum Gerçeği

Konuşmaların ortak noktası şuydu: Bugün CHP’ye açıkça kayyım atandıysa, dün aslında fiilen zaten vardı. Kılıçdaroğlu döneminde “mış gibi” yapılan muhalefet, rejimin işine gelen bir de facto kayyum düzeni yaratmıştı. Sessiz, etkisiz, varla yok arası bir muhalefet, otokrasinin en büyük destekçisiydi.

Şimdi ise tablo farklı. Özgür Özel’in genel başkanlığıyla birlikte CHP gerçek muhalefeti yeniden hatırladı. Sokağa çıktı, meydanlara indi, Konya’da, Yozgat’ta, sağın kalelerinde bile coşkulu kalabalıklarla sesini yükseltti. Bu nedenle rejim, artık işi sıkı tutuyor; hukuku araçsallaştırarak doğrudan kayyum sopasını CHP’nin başına indiriyor.

Direnişin Sembolü Özgür Özel

Toplantıda en çok öne çıkan tespit, Özgür Özel’in herhangi bir pazarlığa girmeden sonuna kadar direnme kararlılığıydı. Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun yargı sürecinde gösterdiği tavır, partiyi ve tabanı birleştirdi. CHP artık yalnızca kendi seçmenini değil, demokrasi isteyen herkesi peşine taktı.

Kayyım saldırısına karşı direnmek, yalnızca CHP’nin değil, Türkiye’nin kader meselesi haline geldi. Çünkü zincir yalnızca bir partiye değil, bütün bir millete vuruluyor.

Yerel Gündem: Bodrum ve Kongreler

Toplantının ikinci bölümünde Bodrum’un gündemine döndük. Henüz yapılmamış olan ilçe kongreleri üzerine değerlendirmeler yapıldı. Genel kanaat, Bodrum’un tek adayla kongreye gideceği yönündeydi. Muğla’nın pek çok ilçesinde de aynı tablonun yaşanabileceği öngörüldü.

Bir başka tartışma ise emlak vergisi oldu. Halkın yükselen tepkisi, vergi adaletsizliği ve belediyelerin yaklaşımı ele alındı. Bu mesele, Bodrum’un en yakıcı gündemlerinden biri olarak yeniden masaya yatırıldı.

Yeni Yöntemler, Yeni Mücadele

İsmail Sever’in ortaya attığı soru dikkat çekiciydi: “Mitingler kalabalık, coşkulu… Peki mitinglerin ötesinde ne yapılabilir? Gerekirse Beştepe’ye yürünür mü?”

Bu soru, aslında CHP’nin mücadele yöntemlerini çeşitlendirmesi gerektiğini hatırlattı. Katılımcıların ortak kanaati şuydu: Kayyım siyaseti yalnızca CHP’nin değil, bütün demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların ve muhalif partilerin meselesidir. O halde mücadele de yalnızca CHP’nin sınırlarında kalamaz. Bir demokrasi cephesi kurulmalı ve CHP bu cephenin öncüsü olmalıdır.

Sonuç: Zinciri Kırmak

Fikir Kulübü’nün masasında çıkan sonuç nettir:

Kayyım siyaseti hukuksuzdur, demokrasiye doğrudan darbedir.

CHP, Özgür Özel liderliğinde gerçek muhalefete dönmüştür.

Bu süreç, yalnızca bir parti mücadelesi değil, bir demokrasi cephesi mücadelesidir.

Yerelde Bodrum kongreleri ve emlak vergisi tartışmaları, halkın doğrudan gündemidir.

Bugün atılan kayyum zinciri, yalnızca CHP’yi değil Türkiye’nin demokrasisini hedef almaktadır. Ve bu zincir, ancak birleşen ellerle, omuz omuza verilen bir mücadeleyle kırılabilir.

Popüler Haberler