Aydın’da uzun yıllardır “Topuklu Efe” lakabıyla tanınan Özlem Çerçioğlu, artık AKP saflarında. Bu, basit bir “parti değişikliği” vakası değil; yerel ve ulusal siyasetin en çarpıcı, en düşündürücü tablolarından biridir. Çünkü mesele, yalnızca bir belediye başkanının tercihi değil; bir rejimin muhalefeti sindirme, çözme ve etkisizleştirme operasyonunun en somut halkasıdır.
Tehdit ve Teslimiyet
Çerçioğlu’na, AKP’nin en kirli siyasi silahı olan “ya bize katılırsın ya da cezaevi” baskısı uygulandı. Mal varlığına el konulma tehdidi, açılacak davalar ve dosya şantajları… Türkiye’de adalet terazisi çoktan bozulmuşken, bu baskının sonuç vermesi şaşırtıcı değil. Ancak mesele yalnızca baskı değil; mesele, onurlu duruş ile koltuğu ve serveti koruma tercihi arasındaki fark. 14 büyükşehir belediye başkanı aynı tehditlere boyun eğmezken, Çerçioğlu bu yolda direnmeyi değil, teslimiyeti seçti.
CHP’deki Fay Hatları
Aydın CHP’de uzun süredir süren gerilimler, bu teslimiyetin zeminini hazırladı. Genel merkezle kopukluklar, il ve ilçe örgütleriyle yaşanan uyumsuzluklar, Bülent Tezcan ve Süleyman Bülbül ile sert çatışmalar… Parti içi demokrasi ve aday belirleme süreçlerindeki zaaf, bugün yaşanan bu krizin altyapısını yıllar önce oluşturdu.
14 Ağustos: Sembolik Teslimiyet
AKP’nin kuruluş yıldönümünde yapılan bu geçiş, yalnızca bir transfer değil; iktidarın “Bakın muhalefetin en güçlü kalelerini bile çökertebiliyoruz” mesajı. Bu, hem CHP tabanını moral olarak çökertme hem de Ege Bölgesi’nde psikolojik üstünlük sağlama hamlesidir.
Direnenler ve Yere Düşenler
Bugün CHP’li belediye başkanlarının çoğu, aynı tehditlere rağmen dik duruyor. Onlar, partilerine, seçmenlerine ve demokrasiye ihanet etmeyi reddediyor. Biz bu isimleri unutmayacağız. Ama aynı şekilde, tehdide boyun eğip saf değiştirenleri de unutmayacağız. Siyaset, zor zamanda alınan tavırla ölçülür; teslimiyet ise bu ölçünün en ağır lekesidir.
Jantsa Meselesi: Emekçiye Karşı Efelik
Aydın’ın Umurlu ilçesindeki Jantsa fabrikasında (yaklaşık 1000 işçi) toplu sözleşme sürecinde yaşananlar ve Çerçioğlu’na yönelik “işçi üzerinde baskı” iddiaları, “Topuklu Efe” imajına ağır bir gölge düşürüyor. Sendika yöneticilerinin sindirilmesi, işçilerin hak taleplerinin bastırılması ve toplu sözleşme sonrası istifalar… Eğer bunlar doğruysa, burada kırılan sadece topuk değil; emekten yana olma iddiasıdır.
Sonuç: Bu Bir Başlangıç
AKP’nin yerel yönetimlere yönelik baskı ve şantaj stratejisi, yalnızca Aydın’la sınırlı kalmayacak. CHP, bu saldırı dalgasına karşı sadece isimler üzerinden değil, kurumsal bir savunma hattı inşa etmek zorunda. Yoksa sandıkta kazanılan belediyeler masa başında birer birer teslim alınır.
Biz, halkın oyuyla seçilenleri, halkın iradesine ihanet edenlerle aynı cümlede anmayacağız. Direnenleri yürekten selamlayacak, teslim olanları ise tarihin karanlık sayfalarına not düşeceğiz.
