Öncelikle “NE DEĞİLDİR”ler ile başlayalım.
– Boğa güreşleri horoz dövüşü, köpek boğuşu gibi hapislik ve zorundalık içermez. Çünkü arenaya giren boğalardan birisinin canı istemezse güreşmez.
– Boğa güreşlerinde belirleyici olan boğadır insan değil, canı isteyen boğa güreşi bırakır diğeri de bunu bilir böğürür kalır. Sahiplerine veya rakibine sarmaz.
– İspanya’da ki boğa güreşlerine benzemez Türklerin geleneksel boğa güreşleri.. Orada ki gibi matadorla boğa arasında bulunan bıçak, şiş vs gibi işler yoktur Anadolu’da..
– Yeni yetme işlerden değildir, binlerce yıllık geçmişi vardır, insan hayvan beraber yaşadığından beridir vardır.
– Gelelim “ama efendim içki var mangal var olmaz ki” vb. şeklinde konuya yaklaşan “sığ su” gündemcilerine onlara da şunu söyleyelim; içenler idari konudur ve organizasyonda ki insanlarla ilgilidir boğaların değil!
– Şimdide gelelim Boğacılık Nedir?
Aslında bugün hayatta olmamızı sağlayan “doğal seçilim” dediğimiz Genetik biliminin bir nevi milyon dolarlar harcanan Laboratuar ortamına taşınması işinin başlangıcı olarak ele alınmalıdır.
Ayrıca ve tamamıyla “hayvansever” olmanın ta kendisidir.. Hayvanseverlik görmek için boğayı yetiştirenlere gidin bakın!
Boğa sahibi onu yetiştirirken neler yapar, boğasının gözünün içine nasıl bakar, boğası ile sözle ağızla değil bakışarak nasıl anlaşılır, dertleşilir görebilirsiniz..
Ha bir de “ama boğanın rızası var mı dövüşmeye” diyenler var. Temel yapı taşımız olan proteini elde etmek için hayvanlar kesilirken, moda! deyimle “katledilirken” hayvana rızan var mıdır diye soranınız var mıdır? Bilemedim..
– DEDEM KORKUT’tan beridir var olagelen geleneğimiz.. Var ellemeyin, üstünde tepinmeyin başka yerde oynayın..
