Pazar, Haziran 29, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Ey Türk İstikbalinin Evladı

Yorgun bir günün ardından, akşamüstü kahvesi eşliğinde, yaptığı sürprizle gittiğimiz “değişik” coğrafyalardaki, değişik kültür/toplumsal düzen ve kentleşme anlayışlarını, edindiğim deneyimleri paylaşıyordum Zalimcan ile. Kendisi tüm dünyayı ezberlemiş olduğu için, hafif bir tebessümle dinliyordu.

Artık dinlenme vakti gelmiş olmasına rağmen ben hala anlatıyordum ki, gözlerinin küçüldüğünü görünce, “arkası yarın” moduna geçmem gerektiğini anladım. Kadim dostumu daha fazla yormamak üzere “eee ben yokken neler oldu buralarda” cümlesini kurmuştum ki, “hadi yatalım artık” dediğimde, Yahşi sırtlarındaki topoğrafyaya, nüfus yoğunluğuna, Bodrum mimarisine ve dahi ihtiyaca hiç uymayan meşhur camimizden yükselen sabah ezanı okunmaya başlamıştı bile.

Haa camimiz derken, inşaat yasağı orası için geçerli değil tabi. Canhıraş şekilde iş makinaları çalışıyor, Kargı Caddesine iki yönden de cephesi olmasına rağmen yeni yollar yapılıyor, hatta oturduğum sitenin kamuya terk ettiği ve bugün orman haline gelmiş “Park Alanı”ndan kimseye sormadan ağaçlar kesilip “Karayolları” tarafından yeni bir “Yaya Yolu” açılıyor. Çünkü Karayolları için çok önemli bir görev. Cami’mize akın akın cemaat gelecek, nereden yürüyecek insanlar? Sen önce şu Yalıkavak Yolunu bir halletseydin de, sonra yetkili olmadığın Park Alanlarının içinde yürüme yollarını açmayı kendine görev edinirdin sevgili Karayolları.

Bildirim sonrası başta Bodrum Belediyesi Fen İşlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı Ahmet YILDIZHAN olmak üzere (özel aracıyla bizzat sahada), Belediye Meclis Üyeleri ve aynı zamanda Encümen Üyeleri Deniz KOCA ile Av. Azat ÖZTÜRK’ün, hafta sonu olmasına rağmen yoğun çabalarının, bu hukuksuzluğa ve dayatmacı girişime engel olmasını diliyorum. Düşünün yani, Bodrum’da canı isteyen, canı istediğini yapıyor ya da yaptırıyor, biz de seyrediyoruz!

İddia odur ki; kim olduğu belli “emekli bir milletvekili”nin (partisini de siz tahmin edin artık) ısrarlı talepleriyle yapılan böyle bir cami ve çevre düzenlemesi sayesinde Bodrum ve Yahşi Mahallesi, her türlü deprem ve tsunamiden korunacak, insanlar dinini yaşayıp ibadet edebilecek. Din düşmanı ilan edilmeden devam edelim en iyisi. Zalimcan, ben yokken neler olduğunu anlatırken karnım şişti, yüreğim sıkıştı tahmin edeceğiniz gibi.

Zeytinliklerimize ve doğamıza yapılan yıkıcı müdahaleleri meşrulaştırmak için TBMM’de çıkarılan kanun değişikliklerinin oylamasında, Meclis oturumunda bulunmayan milletvekilinin kullandığı sahte oy ortaya çıkıyor. Türkiye’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası, Türk siyasetinin ana muhalefet partisinde, siyaset kurumunun yüzünü yere eğen olaylar tartışılıyor.

Doğada en az bizim kadar kullanma hakkına sahip olan yaban hayatı, yaşam alanlarından koparılmaya çalışılıyor.

Haklı olanın değil, güçlü (?) olanın, geride kalanı ezdiği, mafyatik bir kimliğe bürünüp olağan toplum düzenini kökünden değiştirdiği bir ortam solunuyor.

Gençlerin aydınlık bir gelecekte yaşaması adına hiçbir şey yapılmadığı gibi, karartılması için her şey yapılıyor. Doğru bir gelecek kurmak için konuşurlarsa da hemen susturuluyor.  İnsanlar, yüzüne öfke ve endişe yapıştırılmış zombi gibi sokaklarda geziyor.

Muğla’nın dağları, maden çıkarmak için delik deşik ediliyor. Ormanlarımız bu vahşi madencilik ya da gerçek nedeni bir türlü anlaşılamayan yangınlarla yok olduktan sonra kuraklıkla mücadele etmenin yolları aranıyor.

İnşaat yasağına rağmen turizm mevsiminin ortasında, inşaat kamyonları ve iş makinaları yaşamı kabusa dönüştürüyor. İki karış dükkanı olanın, sahillerimizi bize dar ettiği zorbalıklar yaşanıyor.

Kent yaşamının ürettiği bütün atıklar, güzelim denizimize boca ediliyor. Sokaklardan kanalizasyon akıyor ama musluklardan kullanma suyu akmıyor. İçme suyuna ulaşmak için önemli bir bütçe ayırmak zorunlu hale geliyor.

Bodrum’daki tüm sivil toplum kuruluşlarının çatısı konumundaki Bodrum Kent Konseyinde akıl almaz gelişmeler yaşanıyor.

Bodrum Limanına onca yabancı yolcu gemisi (kruvaziyer) yanaşmasına, Bodrum trafiği araç yoğunluğundan dolayı kilitlenmesine rağmen turizmciler ve esnaf kan ağlıyor. Turistleri etkileyip üç kuruş para kazanmak için iğrenç rezillikler ortalara dökülüyor.

Tüm bu şartlara karşın hala daha rant elde etme çabasıyla imar planlama sistemine topyekün saldırılıp, dağ tepe demeden yeryüzüne hunharca darbeler indiriliyor.

Zalimcan’dan özet olarak aktardıklarımı dinledikten sonra kurduğum cümleyi tahmin edebilirsiniz tabi. “Ey Türk istikbalinin evladı. İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur”.

Popüler Haberler