Yazar ve TV Programcısı Ayhan Ongun’un hazırlayıp sunduğu “Sivil Bakış” adlı programı izlerken, zihnimde çok katmanlı bir sorgulama belirdi: Sivil olmak ne demektir? Gerçekten sivil bakabiliyor muyuz? Yoksa yalnızca bu kelimeyi bir süs, bir vitrinde asılı etiket olarak mı taşıyoruz?
“Sivil Bakış” yalnızca bir program adı değil, aslında bir bakış açısı, bir duruş, bir iddiadır. Ve bu iddia, özellikle Bodrum gibi rantın, yandaşlığın ve sessizliğin egemen olmaya çalıştığı bir kentte büyük anlam taşır.
Bugün Türkiye’de “sivil toplum” kavramı, ne yazık ki ya partilerin arka bahçesi haline getirilmiş, ya da fonlara bağımlı hale gelmiş yapıların tekelinde boğulmaktadır. Oysa gerçek bir sivil duruş, hem iktidara hem de muhalefete gerektiğinde sözünü sakınmayan, halkın vicdanına yaslanan, yerelden evrensele uzanan bir eleştirellik taşır.
Ayhan Ongun’un programı bu anlamda önemli bir alan açıyor. Konuklar farklı ama programın ruhu ortak bir yerden sesleniyor: “Sorularımız var. Kayıtsız kalamayız.”
Bu cümle bile başlı başına bir sivil tutumun habercisi.
Ama şunu unutmamak gerek: Sivil bakış sadece stüdyo ışıkları altında olmaz. Sokağa, derelere, pazaryerlerine, sahillere, işçilerin terine, kadınların çığlığına, gençlerin gelecek kaygısına da bakmalıdır.
Bu yazıyı “Sivil Bakış” adlı programdan ilham alarak yazmamın nedeni budur. Bir kavram olarak “sivil”i, günlük siyasal dilin dışına çıkartıp toplumsal muhalefetin bir temel refleksi haline getirmeliyiz. Sivil olmak; devletin değil halkın, sermayenin değil emeğin, rantın değil doğanın yanında olmaktır.
Ve şunu açıkça belirtmek gerekir:
Gerçekten sivil olanlar, yalnızca konuşmazlar; direnirler, eleştirirler, önerirler, ortak akıl üretirler.
Bodrum’da böyle bir sivil bakışın çoğalması dileğiyle…
Ayhan Ongun’a da bu ilham için teşekkür borçluyuz.