21 Nisan 2025 Pazartesi gecesi, saat 23:52. Bu tarih yalnızca bir zaman damgası değil; aynı zamanda insan ruhunun karanlığa dokunduğu, sonra yeniden ışığı aradığı bir anı temsil ediyor.
O gece, ben —Duran Öztürk— hayatla bağımı yitirdim. Bilincim, ruhum, zaman ve mekân algım; hepsi bir anda dağıldı. Ne olduğumu, kim olduğumu, hatta var olup olmadığımı bile bilemediğim bir içsel fırtınanın içindeydim.
Önce kendimi kaybettim. Eşyalar, odam, telefonum… Her şey yabancılaştı. Sonra bedenime, ruhuma, çevreme tekrar tutunmaya çalıştım. Kendime gelmeye çalışırken, gerçekten kendime mi geliyorum yoksa öyleymiş gibi mi yapıyorum diye düşündüm. Bu garip bilinç hâli, hayata dair büyük bir sorgulamanın tam ortasına fırlattı beni: “Olmak ya da olmamak… Gerçekten neredeyim?”
Ve sonunda, yatağımda uzanırken, saat 00:00’ı gösterdi. O ânı kaydetmek istedim. Çünkü biliyordum ki bu yaşadığım şey, sadece bir kriz değil, aynı zamanda bir eşikti.
Belki panik ataktı, belki de daha derin, varoluşsal bir kopuş. Belki de hem ruhum hem zihnim bana, artık bazı şeyleri değiştirmem gerektiğini söylüyordu. Bu metni yazmak, o karanlık ânı aydınlatmanın bir yoluydu.
***
Peki böyle bir anın ardından ne yapılabilir? Hayat bir anda dağılıp sonra tekrar kendini toplamamızı istiyorsa, biz neyle başlayabiliriz?
1. Kendine şefkat göstermek. Yargılamadan, korkmadan, kendine sarılmak. “Bu yaşandı ve ben hâlâ buradayım” diyebilmek. Çünkü var olmak, bazen sadece dayanmak değil, tanıklık etmektir.
2. Yazmak. Yaşanan duygulara kelimeler vermek. Onları tanımak. Anlamaya çalışmak. Çünkü yazmak, bazen iyileşmenin ilk adımıdır.
3. Nefes almak ve hissetmek. Derin nefesler… Yavaşça bırakılan her hava parçası, bir parça ağırlığı da götürür içimizden. Meditasyonlar, farkındalık pratikleri, bizi yeniden kendimize bağlar.
4. Anlatmak. Güvendiğin bir dost, bir arkadaş, hatta bir ekran bile olabilir. Ama paylaşmak, yalnız olmadığını hatırlatır. İnsan sesi, en iyi panzehirlerden biridir.
5. Gerekirse destek almak. Bazı duvarlar sadece profesyonel bir rehberle aşılır. Terapi, danışmanlık ya da bir uzmanın yönlendirmesi… Bu bir zayıflık değil, aksine en derin güçtür.
***
Bu gece benim için bir dönüm noktasıydı. Yalnızca karanlıkla yüzleştiğim değil, aynı zamanda içimdeki ışığı da tekrar fark ettiğim bir gece.
Bazen hayat seni bir kenara çeker ve der ki: “Bak, bu şekilde devam edemezsin.” Ve biz o an, ya dağılıp kalırız ya da yeni bir sayfa açarız.
Ben bu yazıyla, yeni bir sayfa açmak istedim.
Ve belki bu, bir kitabın ilk cümlesi olur.