Bugünkü yazıma çağdaş bir mesnevi hikayesiyle başlamak istiyorum..
Adamın biri mahallenin birine radyo ve televizyon tamircisi olduğunu söyleyerek bir dükkan açmış. Derken bir gün bir vatandaş arızalanan TV’sini kucaklayıp, mahalleye iyi ki bu tamirci geldi diyerek, soluğu tamircinin dükkanında almış. Sonraki hafta başka birisi radyosunu, zaman içerisinde diğerleri arızalı elektronik eşyalarını getirip getirip bırakmışlar tamirciye..
Tamirci; arızalı aletlerin sahiplerinin hemen hepsine bana biraz müsaade edin gerekli kontrolleri yapıp sizi geri arayacağım demiş..
Hayırlı olsun dilekleriyle arızalı aletlerini tamirciye bırakan mahalleli, başlamış beklemeye..
Arızalı aletleri tamircide uzun süre bekleyen mahalleli tamirciden ses çıkmayınca, haliyle dükkanın kapısını aşındırmaya başlamış.. Gel zaman git zaman işin içinden çıkamayan tamirci olmayan tamirci; ne yapacağını, nasıl yapacağını düşünürken aklına parlak bir fikir gelmiş..
Tamirci olmayan tamirci, arızalı aletlerin sahiplerini mahalle meydanında bir toplantıya çağırmış. Arızalı aletleri de mahalle sakinlerinin önünde bir masanın üzerine dizmiş ve sormuş!
Bilin bakalım bu aletlerin arızası nedir? Konu hakkında bilgi sahibi olmayan şaşkın mahalleli birbirine bakarken, sessizliği tamirci olmayan tamircinin uyanık çırağı bozmuş.. Açma kapama düğmesi bozuktur..
Canı burnunda mahalleli tam tamirciye; tamirci sensin arızayı sen söyleyeceksin tamirini de sen yapacaksın, sen bizimle dalga mı geçiyorsun diyecekken, biz bir çırak kadar olamayacak mıyız diyerek başlamışlar arıza sebeplerini sıralamaya..
“Kumandası arızalıdır, ekran kartı arızalıdır, üretim hatası vardır. Her kafadan bir ses, osu vardır busu vardır.”
İlk ayarı yapan uyanık çırak durur mu? Durmamış, devam etmiş fısıldamaya..
“Bu kadar arızayı nasıl hemen yapsın benim ustam, yazık değil mi? Hiç mi insaf yok sizde.. Hem yardım etmiyorsunuz, hem de söylenip duruyorsunuz..”
Çırağın ayarları mırıldanma düzeyinde kalan homurdanmaları kesmiş ve durumu tamircinin haklı olduğu haline evirmiş. Tamirciye isyan eden mahalleli bu sefer;
“Adam nasıl yapsın bu kadar arızayı, yazık değil mi? Bize de yuh olsun adama hep arızalı aletler getiriyoruz. Tamirci olmayan tamirciye hepimiz tamirci olması için yardımcı olmalıyız. Gerekirse kendi arızalı aletlerimizi kendimiz tamir edelim. Baksanıza adam hem genç hem yakışıklı yapılacak bir şey olsa zaten yapar. Ayrıca malı mülkü de var. Sizin arızalı aletlerinize ihtiyacımı var! vs vs..”
Yurdum insanı coştu mu bir kere durdur durdurabilirsen.. Kraldan çok kralcı..
***
Oldum olası belediye başkanlarının halk toplantılarına tepkili olmuşumdur. Bu başlık altında yapılan işleri; gaz alma, çaresizlik daha da ötesi vatandaşa yapılan saygısızlık olarak değerlendiririm.
Siyaset bilimi içerisinde politika yapma iddiasıyla arenaya çıkan birinin, yapmayı iddia ettiği politikanın temelini oluşturan; sorunlar ve çözümleri hakkında vatandaştan destek istemesini anlamadım, anlamayacağım. Nereye konur ki, böyle bir durum..
Neresinden tutalım bu düşünce ve uygulamayı bilemedim. Haberinin olmadığı, bilmediğin veya bilemediğin hatta ilgilisi olmadığın bir konu hakkında kamusal bir yetki kullanma isteği ve ihtiyacı niye duyar bir insan.. Bildiğin işleri yapmadan bilmediklerine niye soyunursun be adam..
“Dersini çalışmamış tembel öğrencinin sağdan soldan kopya almaya çalışarak, geçer nota ulaşma çabasından öteye giden bir durum değildir” tespitini bırakıyorum buraya..
***
Gelelim Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin dün itibarıyla yaptığı “açık mikrofon” toplantısına..
Belediye binası önünde 11.30’da başlayan toplantı 14.45’de sona erdi. Nem oranı % 35 ve gölgede 37-38 derece sıcaklıkta gerçekleşen toplantıda sıcak içecek ikramının yapıldığıyla başlayalım konuya.. Çiviyi çivi söker dercesine..
Toplantı başında Tamer Başkanın arka çaprazında bulunan silahlı koruma dikkatimizi çekti ve hemen notlarımızın arasına girdi haliyle. 3 Yakın korumasıyla asrın belediye başkanı olmaya aday sanırım sayın başkan..
Neyse diyerek devam edelim..
Sabit nüfusu 200 Bini aşan Bodrum’un başkan-halk buluşması yaklaşık 100-120 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda yer alanların yarıya yakın bölümü askılı kimliklerini ve yeleklerini çıkarmış belediye personeliydi.
Başka bir deyişle halk buluşması düzenleyen Başkan Mandalinci belediye personelini ağırladı diyebiliriz..
Görev yerlerini terk ederek, toplantıyı takip eden bunca personelin başkan tarafından idari izinli sayıldığı düşüncesindeyim.
Diğer taraftan Meclis üyelerinin büyük bölümünün olmadığı toplantının açılış bölümünde bulunan CHP İlçe Başkanı Tuna Işın ve gençlik kolları başkanı Çetin Avcı haricinde örgütten pek de kimsenin toplantıya icabet etmediği notunu da düşelim buraya..
Bu arada STK ve platform temsilcilerinin yanı sıra Bodrum Kent Konseyi‘nden de kimseyi göremedik buluşmada.. Bunun arkasında sorun olmadığı durumunu mu? Yoksa sorunu çözecek bir zihniyet konusunda umudun yitirildiği durumunu mu aramak lazım bilemedim.
3 Saat 15 dakika süren toplantının tamamını takip ettim. “Açık Mikrofon – Söz Sende” toplantısı, anlatacak bir icraatı olmayan bir başkanın, kısır günü kıvamında geçen bir halk buluşması oldu bence..
Ulusal ve yerelde kamusal yetki kullanan binlerce on binlerce politikacının daha önce sahneye koyduğu politik repliklerle dolu saatlerin sonunda hiç mi bir şey yoktu? sorusunun cevabı; vardı oda belimin ağrısı oldu diyebilirim..
