Üç gündür Bodrum’da devam eden DEF BODRUM (Dijital Ekonomi Forumu) ne yazık ki beklenen ilgiyi göremedi.
Konu ve konuklarıyla bakıldığında aslında hayli kapsayıcı, öğretici ve Bodrum için yararlı bir etkinlik olmasına karşın çok az sayıda da olsa anlamlı bir topluluk bu forumu takip etme duyarlılığını gösterdi.
Kuşkusuz başlıktan da anlaşılacağı üzere amaç elbette kalabalık değildi ama yeterince bir anlamlı toplulukta yoktu ne yazık ki!
Açılışa Muğla Valisi, Bodrum Kaymakamı ve Bodrum Belediye Başkanı da katılarak bir anlamda önemli bir destek vermişler, maliyeti yüksek bu etkinlik için sponsorlar da gerekli katkıyı vermişlerdi.
Şimdi asıl sorulması gereken soru şu olmalıdır?
Bodrum nasıl bir kent olmalıdır?
Yani Bodrum öncelikle kimlik krizinden çıkmalıdır.
Bir turizm kenti mi olacak? Küresel sermayeye hizmet eden sermaye gruplarının deneme alanı mı olacak? Kobilerin dar alanda paslaştığı bir saha mı yoksa dolar milyarderlerinin eğlence ve tatil mekanı mı?
Her ne kadar her fırsatta Bodrum’un eşsiz koylarının, doğal güzelliklerinin yanında tarihi ve kültürel mirasını korumaktan, Bodrum’un bir kültür başkenti olduğu iddialarından söz etsek de böylesine anlamlı ve içeriği yüksek bir etkinliğe gösterilen ilgiden anlıyoruz ki eksik olan bir şeyler var.
Türkiye’nin insan potansiyeli en yüksek kentlerinden biri olan Bodrum’da bu entelektüel birikiminin bir sinerji yaratamamasının nedenlerini ciddi biçimde sorgulamak gerek.
Hem onca emeğe hem bunca masrafa yazık değil mi?
Kamu ve yerel yönetimlerin desteğine, bir avuç İstanbul bağlantılı kuruluşun sponsorluk katkılarına karşın ticari işletmelerin ilgisini çekemiyorsak burada bir sorun var demektir.
O zaman önce bu soruna çözüm bulmak için bir forum düzenlenmeli bence.
Sivil Toplum Kuruluşlarının nicel büyüklüğüne uygun düşmeyen işlevsizliği, yerel firmaların kurumsallaşma konusundaki isteksizliği, sektörel dayanışmanın sağlanamaması gibi çok önemli konuların masaya yatırıldığı toplantılar, çalıştaylar, forumlar yapılmalıdır.
Bodrum’dan beslenip, Bodrum’ a hiçbir şey katmayan rantiyeci kesime söyleyecek sözüm yok.
Onlar deve güreşlerinde rakı içerek yarattıkları konfor alanlarında mutlu mesut yaşayıp dururlar.
Ama yaşadığı coğrafyaya karşı sorumluluğu olan kent paydaşlarının artık ayağa kalkmaları, Bodrum’un ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yaşamında üzerlerine düşeni yapmaları gerekmez mi?
Aksi halde birikmiş bir dolu kronik sorunla birlikte hem kültürümüz hem kimliğimiz yok olup gidecek.
Bodrum bunu hak etmiyor.






