30 Haziran 2025 Pazartesi günü, Bodrum Ortakent’te yer alan Midtown AVM’nin arkasındaki makilik alanda başlayan yangın, sadece doğayı değil, aynı zamanda kentteki denetimsizlik, kuralsızlık ve sorumluluktan kaçma reflekslerini de açığa çıkardı. Saat 13:30’da başlayan ve yoğun müdahaleyle akşam saatlerine doğru kontrol altına alınabilen yangın, hem halk sağlığı hem kamu güvenliği açısından ciddi kaygılar doğururken, bir başka gerçeği de tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi: Gazetecilere yönelik baskı ve kamuoyundan bilgi saklama çabası.
AVM Yetkilileri Yangına Müdahale Etmek Yerine Gazeteciyi Engelledi
Yangının başlamasından kısa süre sonra bölgeye ulaşan bir yerel basın muhabiri, olayı görüntülemek ve kamuoyunu bilgilendirmek isterken Midtown AVM’nin bazı çalışanları tarafından engellendi. Üstelik bu engelleme sadece sözlü değil, fiilî müdahale düzeyindeydi. “Buraya giremezsin, burada yakıt tankı var” gibi ifadelerle gazeteciyi korkutmaya, geri püskürtmeye çalışan AVM görevlileri, bu esnada yangına müdahaleye dair hiçbir koruyucu ekipman giymemiş, kısa şort ve tişört gibi yazlık kıyafetlerle alanın içinde dolaşmaktaydılar.
Buradaki çelişki açık: Bir yandan “can güvenliği yok” diyerek gazeteciyi uzaklaştırmaya çalışıyor, öte yandan kendi personelini en basit yangın güvenliği kıyafetlerinden yoksun halde yangın alanına sokuyorlardı. Bu, sadece bir bilgi engelleme çabası değil; aynı zamanda kendi ihmallerinin üzerini örtme girişimidir.
Yakıt Tankı İddiası: Güvenlik Açığının En Korkutucu Boyutu
AVM çalışanlarının “burası tehlikeli, burada yakıt tankı var” uyarısı ise daha da kaygı vericidir. Eğer gerçekten bu iddia doğruysa — yani yangın hattına bu denli yakın bir yerde yakıt tankı bulunuyorsa — bu durum, sadece AVM müşterilerinin değil, bütün bir mahallenin yaşam hakkını tehdit eden büyük bir güvenlik zaafıdır. Türkiye’de geçerli olan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, özellikle kamuya açık ve yoğun kullanımlı yapılarda yakıt tanklarının konumlandırılması, izolasyonu, müdahale alanları ve denetimiyle ilgili net hükümler içermektedir.
Eğer Midtown AVM, yangın hattına bu denli yakın bir alanda gerekli güvenlik protokollerini göz ardı etmişse, bu sadece etik değil, aynı zamanda hukuki açıdan da soruşturulması gereken ciddi bir ihlaldir.
Gazeteciye “Burası Bizim Yolumuz” Müdahalesi: Kamusal Alanın Gasbı
Muhabirin aktardığı bir diğer çarpıcı detay, AVM inşaatı sırasında kamuya terk edilmesi gereken bir yolun, AVM yetkilileri tarafından “özel alan” gibi sahiplenilmesidir. Gazeteciyi “bu yolu kullanamazsın” diyerek uzaklaştırmaya çalışan AVM güvenliği, bu müdahaleyi kamuya ait bir yol üzerinde gerçekleştirmiştir.
Bu da imar hukukuna ve şehircilik ilkesine aykırıdır. Kamuya terk edilen yollar, özel mülkiyet alanı değildir. Bu yolların kullanım hakkı tüm yurttaşlara aittir. Bu noktada gazetecinin engellenmesi, sadece bir şahsi müdahale değil, aynı zamanda kentsel hakkın ve hukukun ihlali anlamına gelir.
Gazetecilik ve Kamu Yararı Tehdit Altında
Yangınla birlikte açığa çıkan bu olaylar silsilesi, aslında Bodrum gibi doğayla iç içe bir kentte nasıl bir denetimsizlik ve keyfiyetin hüküm sürdüğünü de göstermektedir. Kentin merkezinde, binlerce kişinin alışveriş yaptığı, içinde çocukların, yaşlıların dolaştığı bir AVM’de bu tür ihmaller yaşanabiliyorsa; hem çevre güvenliğimiz, hem yaşam alanlarımız hem de haber alma hakkımız büyük bir tehditle karşı karşıyadır.
Gazeteciye yönelik fiziksel ve sözlü müdahale, Türkiye’de basın özgürlüğüne karşı artan baskının Bodrum’daki yansımasıdır. Toplumun doğru bilgiye erişimi, ancak ve ancak özgürce çalışan gazetecilerle mümkündür. Basını susturmaya çalışan her refleks, aslında kendi kusurunu, ihmalini ve suçunu gizleme çabasıdır.
Sonuç Yerine: Şeffaflık ve Denetim Şart
Bu yangın olayı, sadece alevlerin yükseldiği bir doğal afet değil; aynı zamanda denetimsiz yapılaşmanın, sorumsuz işletme anlayışının ve baskıcı zihniyetin bir aynasıdır. Midtown AVM’deki bu olay hakkında:
Yetkililer derhal inceleme başlatmalı, yangının çıktığı bölgedeki tüm güvenlik eksiklikleri belgelenmelidir.
Yakıt tankı iddiası netleştirilmelidir. Eğer doğruysa kamu güvenliğini tehdit eden bu durumla ilgili cezai ve idari süreç işletilmelidir.
Kamuya terk edilen yolun işgali araştırılmalı, kamu alanlarının özel mülk gibi sahiplenilmesine karşı tedbir alınmalıdır.
Gazeteciye müdahale eden kişiler hakkında işlem yapılmalı, basın özgürlüğü ihlaline karşı net bir duruş sergilenmelidir.
Yangın kadar tehlikeli olan şey, gerçeklerin üzerini örtme çabasıdır. Bizler, Bodrum’da yaşam hakkını, çevreyi, haberciliği ve adaleti savunmaya devam edeceğiz.