Son iki haftadır Bodrum’da kent aidiyetini güçlendirmek için bir model üzerine konuşuyoruz. “Şehir Kulübü” modelinden yola çıktığımız öneri, geçmişteki örneklerinden ilham alıyor. Ancak bugünün koşullarına, toplumsal yapısına ve ihtiyaçlarına uyarlanmış yeni bir biçim arayışını da içinde barındırıyor. Artık şu soruya yanıt arama zamanı geldi: Bu model günümüzde hala işe yarar mı?
Belki eski biçimiyle doğrudan kopyalanamaz. Ama eğer “yerel yönetim” öncülüğünde, kapsayıcı, demokratik ve kültürel bir “Şehir Evi” formatında yeniden tanımlanırsa; kent kimliğini güçlendiren, düşünce üretimini canlandıran ve aidiyet duygusunu pekiştiren çok önemli bir işleve sahip olabilir.
Nasıl bir Şehir Evi?
Günümüz koşullarında böyle bir “Şehir Evi”, birden çok işlevi içinde barındırmalıdır. Örneğin:
- Kültürel Buluşma Mekanı: Edebiyat ve şiir geceleri, kent tarihi sohbetleri, Bodrum’un yaşayan belleğini belgeleyen sergiler, film gösterimleri, mini konserler ve atölyeler…
- Kent Atölyesi: Katılımcı planlama toplantıları, mahalle forumları, yerel üreticilerle buluşmalar, açık masa etkinlikleri…
- Sosyal Dayanışma Merkezi: Gençlerle yaşlıları, kadınlarla girişimcileri buluşturan, çevre ve sahil temizliği gibi gönüllü çalışmaların yürütüldüğü bir platform…
- Eğlence ve Sosyalleşme Alanı: Briç, satranç, tavla turnuvaları, geleneksel Bodrum yemeklerinin sunulduğu, deniz ve yelken sohbetlerinin yapıldığı samimi bir mekan…
Bunların gerçekleşebilmesi için devasa bir saraya gerek yok. Yan yana gelen 4–5 çok amaçlı salon, bu düzenin temelini oluşturabilir. Asıl mesele, fiziksel büyüklük değil; fikir birliği, dayanışma ve ortak niyettir.
Birlikte Üreten ve Paylaşan Bodrum
Elbette Bodrum’da benzer etkinliklerin yapıldığı birçok yer var. Ancak çoğu, birbirinden habersiz küçük çevrelerin uğrak noktaları. Oysa burada önerilen şey; geçmişin “şehir kulübü” ruhunu içinde yaşatarak, farklı sosyal sınıfları, yaş gruplarını ve toplumsal kesimleri bir araya getiren yeni bir buluşma modeli kurmaktır. Böyle bir mekân, sosyal kaynaşmanın merkezi haline gelebilir.
“Şehir Evi” yalnızca bir binadan ibaret olmamalı; yerel yönetimin desteğiyle çevrim içi dijital platformlarla da desteklenen hibrit bir yapıya kavuşmalıdır. Üyelik esasına dayalı ama herkese açık etkinliklerle de kent yaşamına katılımı artıran, yerel halkın ve yeni sakinlerin birlikte üretebildiği bir ortam… Yönetiminin ise; belediyenin altyapı desteğiyle, üyelerin seçtiği bir yürütme kurulu tarafından oluşturulması, en demokratik yol olacaktır.
Bir Kent, Birlikte Nefes Alır
Bodrum’un çok kültürlü yapısı —yerli halk, yeni yerleşenler, yabancı sakinler, sezonluk ziyaretçiler— dikkate alındığında, böyle bir “Şehir Evi”nin en önemli işlevi “yerliyle yabancının buluştuğu demokratik bir kamusal alan” olabilmesidir. Bu vizyon gerçekleştiğinde Bodrum, sadece turistik bir destinasyon değil, yerlisiyle, yaşayanıyla ve misafiriyle bir bütün olan bir kent haline gelir.
Ne dersiniz? Bodrum’da hepimizin evimiz gibi hissedebileceği, birlikte üreteceğimiz ve birlikte gülümseyeceğimiz bir “Şehir Evi” mümkün değil mi?
Şöyle garalı sübyeyi kabak çiçeği dolmasının yanına koysak, denize karşı gupes ile kalamarı aynı cam bardakta buluştursak, bir gıdım da gambilya favayı yuvarlasak akşam güneşinin ışıklarında.. Fena mı olur? Hem bilmeyen misafirlerimiz de öğrenir..
