Herkes gibi gazetecilerde güzel bir güne uyanmak ister. Güzel insanları ve olayları haberleştirmek ve yorumlamak ister.
Bu giriş cümlesi arkasından kötü bir şey mi gelecek diye düşünmeyin lütfen! Olabilecek en kötü şey çoktan gerçekleşti zaten..
Öğrenilmiş çaresizliğimizle birlikte her geçen gün artarak devam eden sosyal çürüme, günün sonunda yaşanacak olanın iyi bir şey olamayacağını, daha günün başından kabul ettirdi bize..
Psikolojide 21 gün kuralı olarak bilenen kavramı birçoğunuz bilir.
Nedir bu 21 gün kuralı? Davranışları kabullenip, alışkanlık haline dönüşmesi için gereken sürenin gün sayısı..
Olan biten her türlü haksızlığın, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin normalleşmesi için gereken süre, altı üstü 21 gün..
İşte bu olan bitene razı olmadan sorunları ifade etmeye, gündemde tutmaya ve yazmaya devam ettiğin zaman yani 21 gün döngüsünü kırdığında, olumlu bir şey yazamaz hale geliyorsun..
Başka bir deyişle günün sonunda, sorunlarla birinci dereceden etkileşen ve görevinin bilincinde olan gazeteci ve basın çalışanlarının kulakları ninnilere kapalı hale geliyor.
Yeri gelmişken; ben gazeteci değilim yatırımcıyım diyen tacir gazetecilerle, çalıştığı kurumların dışından da maaşa bağlanmış olan basın çalışanlarını, konunun dışında tutmak gerektiği notunu da buraya düşmekte yarar görüyorum.
Yanlış insanların; doğru gazeteci ve basın çalışanı sıfatına nail olmasına sebep olacak bir şeyde yapmayalım bilmeden..
Neyse konumuza dönelim..
Bu kadar ninni söyleyen varken, sorunları bıkmadan usanmadan dile getiren birileri olmalı değil mi?
Yukarıdaki cümleleri zaman zaman yazılacak hiç mi iyi bir şey yok? diye serzenişte bulunanlara, toptancı bir cevap olsun düşüncesiyle ifade etme gereği duydum.
Son yıllarda yaşadığımız iyi bir şey olmadığını, herkesin fazlasıyla deneyimlediği bu günlerde maalesef ki yazılacak hiç iyi bir şey yok!..
Her şey yarım yamalak..
***
Önceki gün Muğla CHP İl Başkanlığı’nın eş zamanlı olarak Muğla ilçelerinde yapılmasını planladığı demokrasiye ve halkın iradesine sahip çıkma etkinliği, dün akşam saat 17:30’da Bodrum Belediye Meydanı’nda yapıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in tüm Türkiye’deki belediye başkanlarını Ankara’da çağırması nedeniyle Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci‘nin bulunamadığı etkinlik, yaklaşık 200-250 kişilik bir katılımla gerçekleşti.
Emek ve Demokrasi Güçleri bileşenleri, sendikalar, kadın ve gençlik inisiyatiflerinin de destek verdiği etkinlikte, CHP Bodrum Örgütü’nün katılımının 150 kişi civarında kalması dikkatlerden kaçmadı.
12 Bin 750 üyesi ile 62 Bin seçmeni olan Bodrum CHP Örgütü’nün alanda ortaya koyduğu performansın değerlendirilmesini kamuoyuna bırakırken, birbirinden kopuk CHP’nin kim kime dum duma haliyle ilgili bazı durum tespitlerini de yapmak gerekiyor.
Bodrum Belediyesi Meclis Toplantıları öncesi yapılan grup toplantılarının dışında neredeyse CHP Bodrum İlçe Örgütüne uğramayan ve etkileşmeyen bir belediye başkanı, bazı gazeteciler gibi ben siyasetçi değil yatırımcıyım kafasında olan ve kendi aralarında gruplaşmış meclis üyeleri, bodrum kat siyaseti yapan grup sözcüsü, ağalarından başka kimseyi tanımayan delegasyon ile olan biteni evinden ve işinden takip ederek sosyal medya üzerinden klavye siyasetini tercih eden üyesinin dolduramadığı meydanların sebebi olan CHP Bodrum Örgütü’nün dikkatini çekmek lazım..
Herkes üzerine alınmasın tabii ki! Durum tespitimiz en azından meydanda olanları kapsamıyor.
***
CHP Bodrum ve Muğla örgütünün yaşadığı kopukluğu daha net bir şekilde örneklemek için dün yaşanan başka bir durumu daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sıradan insanların bile yaşamasının pek mümkün olamayacağı olay, Bodrum Adliyesi’nde görüleceği sanılan CHP’li Parti Meclisi Üyesi Alkım Denizaslanı‘nın davası öncesinde yaşandı.
CHP Parti Meclisi Üyesi Alkım Denizaslanı’nın yurtlarından atılan öğrenciler için Bodrum’dan Muğla’ya yaptığı yürüyüş sonrasında açılan dava için Bodrum Adliyesi önünde bir araya gelen; CHP PM üyesi Melisa Uğraş, CHP Muğla Milletvekilleri Av. Cumhur Uzun, Süreyya Öneş Derici, Av. Gizem Özcan, Bodrum İlçe Başkanı Tuna Işın, Gençlik Kolları Başkanı Çetin Avcı, BB CHP Grup Sözcüsü Niyazi Atare ve partililerin birlikte yaşadığı olay yok artık dedirtti.
Herkesin koşa koşa geldiği davanın görüleceği yerin Bodrum Adliyesi değil, Muğla Adliyesi olduğunun farkına son dakikada varıldı.
Haliyle; Muğla’daki duruşmada bulunamayan PM üyesi Alkım Denizaslanı’nın alınamayan ifadesi, 26 Ekim 2025 tarihinde Bodrum’da alınmasına karar verilirken, ertelenen duruşmanın da 10 Ekim 2025 günü Muğla’da yapılacağı öğrenildi.
***
Olayın düşündüren tarafı; avukata gerek yok diyen ve her konuda olduğu gibi bu konuda da kendinden fazlasıyla emin olan PM Üyesi Alkım Denizalanı’nın, kendi davasına sahip çıkamaması..
Güldüren tarafı da; destek için orada bulunan ve ikisi milletvekili olan avukatların dava dosyasını incelemeden adliyenin yolunu tutması..