Cuma, Haziran 27, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Demokrasi Kültürü ve Kent Vicdanı: Bodrum Kent Konseyi Genel Kurulu Üzerine

Bodrum Kent Konseyi’nin son genel kurulu, yalnızca bir toplantı değil; kent vicdanının, örgütlü halk iradesinin ve katılımcı demokrasinin yeniden hatırlandığı önemli bir eşikti. Bu buluşmada Konsey Başkanı Gamze Türk Oğuz’un yaptığı içten konuşma ve Bodrum Belediyesi adına Belediye Meclis Üyesi Niyazi Ateri’nin vurguları, farklı yönlerden aynı hakikate işaret etti: Bodrum, birlikte düşünülüp birlikte yönetilmesi gereken bir kenttir.

Gamze Türk Oğuz’un konuşması, biçimsel başarı anlatılarından uzaktı. Samimi, özeleştirel ve sorumluluk alan bir dille kurduğu ifadeler, “ayna tutma” çağrısıyla yalnız kendisini değil, hepimizi kapsıyordu. Eksikler kabul edildi, aksayan noktalar açıkça ifade edildi. Bu duruş, demokratik kültürün en önemli yapı taşıdır.

Öte yandan, Niyazi Ateri’nin “Kent konseyleri halkın örgütlü sesi ve yerel demokrasinin zemini olmalıdır” vurgusu da yerindeydi. Belediyenin bu yapının sadece destekçisi değil, doğrudan bir parçası olduğunu ifade etmesi, Konsey’in meşruiyetini güçlendiren bir iradeye işaret ediyor.

Ancak bu noktada bazı eleştirileri de not etmek gerekiyor.

Bodrum, şu anda vahşi sermayenin doğrudan saldırısı altındadır. Kalyon’un maden planları, Limak’ın rant projeleri, kıyılarda yaşanan işgaller, Hazine arazilerinin sistemli biçimde el değiştirmesi ve merkezi hükümetin “torba yasa” marifetiyle Bodrum’un çevresel ve sosyal dokusunu yağmaya açan düzenlemeleri… Tüm bunlar karşısında Bodrum Kent Konseyi’nin daha güçlü, daha net ve daha proaktif bir tutum alması gerekirdi.

Ne yazık ki, bu saldırılar karşısında Konsey’in şimdiye dek yeterince etkili bir mücadele hattı ortaya koyamadığı, sivil-demokratik tabanı tam olarak harekete geçiremediği yönünde haklı eleştiriler vardır. Kent Konseyi’nin, Bodrum’daki siyasi partilerden sendikalara, meslek örgütlerinden derneklere kadar tüm temsil gücünü arkasına alabilecek bir çatı olduğunu unutmak, bu potansiyeli atıl bırakmaktır.

Bodrum halkı, artık sadece danışan değil, karar veren; sadece katılımcı değil, dönüştüren bir kent modeli istiyor. Bu nedenle Kent Konseyi yalnızca mevcut yapıların düzenleyicisi değil, aynı zamanda kent hakkının savunucusu, çevre mücadelesinin öncüsü, örgütlü halk iradesinin taşıyıcısı olmalıdır.

Gamze Türk Oğuz’un konuşmasında işaret ettiği gibi, küçük bir dokunuş bile büyük bir etkidir. Ancak bu dokunuşlar ancak birlikte, cesaretle ve zamanında yapılırsa anlam kazanır. Ve eğer bu genel kurul, bir dönüm noktası olacaksa, artık ‘ama’larla başlayan cümleleri geride bırakıp, ‘biz’ ile başlayan ve mücadeleyle tamamlanan cümleleri çoğaltmalıyız.

Bodrum’un geleceği, sadece belediye meclis salonlarında değil; forumlarda, sahillerde, zeytinliklerde, derelerde, direniş alanlarında şekillenecek. Kent Konseyi, bu geleceğin sesi olmalı, yankısı değil.

Popüler Haberler