Yazar Simon Kuper’in 1994 yılında İngiltere’de yayımlandığı “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” kitabı büyük ilgi görmüştü.
Futbolun popülerliği neticesinde elde ettiği; sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik etkilerine dikkat çekilen bu kitap, bir spor dalının arkasına saklanılarak neler yapılabileceğine ışık tutan önemli bir belge olarak tarihte yerini aldı.
Bu girişin ardından, bir spor yazısı mı geliyor acaba sorusu aklınıza gelmesin..
Bodrum’da futbolun ve sporun arkasına sığınıp, iş bitiren bazı bezirganları göz ardı ettiğimden değil! Yazının konusu yerel siyaset olduğundan..
Yazar Kuper’in kitabının adından esinlenerek, önermemizi yapalım.. “Siyaset asla sadece siyaset değildir”
Peki! Günümüzde siyaset nedir desek, nasıl bir tarif yapmak gerekir?
Yaşadığı; coğrafyanın, bölgenin, ülkenin, kıtanın ve hatta gezegenimizin sahipliğine soyunma hastalığına yakalanmış insanlara ve kurumalara hizmet eden bir bilim dalıdır..
Toptancı bir eleştiri getirmek istemiyorum ama büyük yığın böyle!
Nasıl yani demeyin! Yazıyı ben yazıyorum ya.. Cümlelerin tamamının içindeki gizli özne “bence” sonuçta..
Evet bence siyaset yapanlar; yönetim, iktidar ve egemenlik gibi kavramları şahsi çıkarları için kullandıkları bir araç haline dönüştürdüler..
Tüm gezegene ait kaynakların küçük bir kısmını kamu hizmetlerinde kullanıp, geri kalanını siyaset marifetiyle iç ettiler, ediyorlar..
Dünyayı anlamak ve yorumlamak için tercih ettiğiniz ideolojik düşüncenin; hangisinde ve içeriğinin neresinde olursanız olun yukarıdaki tarifin dışında kalanı bulmak neredeyse imkansız..
Alan işgali, maddi manevi güç kullanımı ve kişisel zenginleşme üzerinde inşa edilmiş yeni nesil siyaset, her siyasi örgütün ve teşkilatın sorunu..
***
Dün Herodot Kültür Merkezinde CHP Bodrum İlçe Başkanlığının 39. Olağan Kongresi yapıldı.
Tek adayla gidilen kongre yine alan işgaline dayalı bir sürecin gölgesinde gerçekleşti. İlçe başkanlığını ele geçiren herkesin yaptığı, yapmaya çalıştığı “rekabetsiz siyaset” kafası salonda adeta vücut buldu.
Başka bir deyişle CHP Bodrum Örgütü seçime tek adayla gitti. Şimdiye kadar ilk defa tek adayla gidilen bodrum kongresi, boş koltuklarla gerçekleşti.
418 Delegeli genel kurulda, 315 oy kullanıldı, 290’nı geçerli sayıldı. Kısa bir süre önce seçilen delegelerin %25’i oy kullanmaya gelmedi. Katılım sağlanması için telefonlar ve mesajlar devreye girdi. Oy kullanma saati 18.00’e kadar uzatıldı.
Delege kendi inisiyatifine bırakılsa, en az yarısının oy kullanmaya gelmeyeceği düşüncesindeyim. Yapılan ilçe delege tercihinin ilgi alaka durumunun yanı sıra, il delegasyonu da ayrı bir tartışma konusu. Yeni yönetimin kurulunun performansını da önümüzdeki günler ortaya koyacak.
Kongrenin başladığı yani açılış konuşmalarının yapıldığı anlar, salonun en kalabalık olduğu anlardır. Partinin tüm önde gelen kimliklerinin haziruna hitap ettiği, divan başkanının seçildiği reytingin heyecanın en yüksek anlarıdır.
Geçtiğimiz Cumartesi günü yapılan kongre salonunda durum nedir sorusunun cevabına gelince..
Saat 13.00’ü gösteriyor.. Açılış konuşması yapılmış.. Divan seçilmiş… Divan Başkanı Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, teşekkür konuşması için Tuna Işın’ı kürsüye davet ediyor. Başkan Işın ortada yok.
Toplamda 500 kişilik olan salonun neredeyse yarısı boştu. Delege kimliklerinin en az yarısı Salonun girişinde ki masanın üzerinde duruyordu.
Derici biraz bekleyip gündeme devam ediyor. Başkan kulağından düşmeyen telefonuyla salona giriş yapıyor. Sanırım, tek başına seçime girmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyor olsa gerek.
Zannetmeyin ki sorun Tuna Işın.. Sorun, Işın’ı da işgal eden yeni siyasi zihniyet.. Sorun, Işın’ın kaybettiği 2 seçimde savaştığı zihniyete teslim olması..
Kurguların tamamı rekabetsiz bir düzenin devamı üzerine..
Bünyesinde yaşadıklarıyla parti içi demokrasi ruhundan git gide uzaklaşan CHP Bodrum teşkilatı, yarattığı tek adamlarla, sınırsız imkanlarla donanmış başka bir tek adama karşı..
Partinin yerelinde ve genelinde uygulama ve söylem bazında yaşadığı bu tezat, bizi demokrasi ve bağımsız kurumlarıyla yönetilen Türkiye’ye yeniden ulaştırabilecek mi?
Soru zor! Cevabı daha da zor!
Siyaset; git gide rekabete dayalı demokratik bir ortam, verimlilik ve performansa dayalı bir seçim alanı olmaktan çok, tek kişilik dans gösterisine dönüştü maalesef!
***
Yukarıda kısa detaylarla ifade etmeye çalıştığım CHP, AK Parti’nin Türkiye’yi ara rejim alanında tuttuğu bu günlerde, vatandaşın tercih edeceği ve sırtını dayayacağı bir siyaset üretebilecek mi?
CHP’nin içinde bulunduğu kaos, alan işgaline dayalı ilçe, il ve genel merkez dayatmalarıyla vatandaşın çağdaş demokrasi ve çağdaş devlet beklentisinin çözümü olabilecek mi?
AK Parti’nin siyaseten hem kendini hem de ülke ekonomisini sıfırladığı son dönemde, vatandaşın var olmaya dayalı reaksiyonunu, kimse kendinden menkul sanmamalı..
Ekrem İmamoğlu özelinde kişilere dayalı “başka bir tek adam dayatması”, olsa olsa vatandaşın yağmurdan kaçarken, doluya tutulması olur.
CHP kişilere dayalı değil, sisteme dayalı bir hareket olmalı ki, Türk Halkının demokrasi ve ulus devlet beklentisine merhem olsun, umut olsun!