Bodrum, yalnızca bir turizm merkezi değil; tarih, doğa, kültür ve emeğin iç içe geçtiği bir ortak yaşam alanıdır. Böylesine kadim bir kentin Kent Konseyi, kişisel hesaplaşmaların ya da iç çekişmelerin değil, ortak aklın ve kamu yararının sesi olmalıdır. Ancak üzülerek görüyoruz ki Kent Konseyi bugün iç tartışmalara gömülmüş, asli misyonunu gölgede bırakmıştır.
Kent Konseyi, sendikalar, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve derneklerin temsilcilerinden oluşur. Görevi, Bodrum’un kıyı işgallerine, doğa tahribatına, plansız yapılaşmasına, kültürel kimliğinin silinmesine karşı halkı bilinçlendirmek, yerel yönetime rehberlik etmek ve katılımcı demokrasinin kılavuzu olmaktır. Ne yazık ki geldiğimiz noktada bu görevler unutulmuş, iç meseleler ve şahsi polemikler kamu yararının önüne geçmiştir.
Kadın Meclisi’nde yaşananlar, istifalar ve ardından gelen savunmalar elbette önemlidir ve üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Ancak bu tartışmaların kişisel polemiklere indirgenmesi, süreci kamuoyu önünde şeffaf ve çözüm odaklı biçimde yürütmek yerine savunma ve saldırı diline saplanması, Kent Konseyi’nin kurumsal itibarını ve Bodrum’un vicdanındaki yerini zayıflatmaktadır.
Oysa Kent Konseyi’nin asli görevi:
Kıyıların işgali karşısında halkı bilinçlendirmek ve kamuoyu oluşturmak,
Doğa katliamlarına karşı toplumu örgütlemek,
Plansız yapılaşmaya karşı ortak akıl ve bilim rehberliğinde çözümler üretmek,
Kent kültürünün, tarihinin ve özgürlükçü yaşam biçiminin savunucusu olmak olmalıdır.
Bugün bu görevlerin hiçbirinin kamuoyunda görünür olmadığı bir Kent Konseyi yapısına tanıklık ediyoruz. Oysa konsey, iç çekişmelerle zaman harcamak yerine; Bodrum’un gerçek sorunlarına karşı mücadele eden, birleşik bir demokratik platform haline gelmelidir.
Bu bağlamda önerim şudur: Kent Konseyi, derhal olağanüstü seçimli genel kurul çağrısı yapmalı, tüm demokratik kurum ve örgütleri bir araya getirerek kendisini yenilemelidir.
Tüm karar süreçleri şeffaf ve kamuoyunun gözü önünde yürütülmelidir.
Kent Konseyi, içe kapanan değil; Bodrum’a, halka ve yarınlara dönük bir yapı haline gelmelidir.
Bodrum’un denizi, doğası, tarihi ve kültürü için geç olmadan bu adımlar atılmalıdır. Şahıslar, geçicidir. Ancak Bodrum kalıcıdır ve hepimizin emaneti, ortak sorumluluğudur.
Bugün, Bodrum’a ve yarınlara karşı görevimizi yerine getirme vaktidir. Kent Konseyi’ni asli rotasına döndürmek hepimizin boynunun borcudur.
