Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Başkanlığı 39. Olağan Kongresi geçtiğimiz günlerde yapıldı. Kongreye tek liste ile gidildi ve mevcut Başkan Tuna Işın yeniden seçilerek güven tazeledi.
CHP tarihsel olarak iç demokrasiyi en güçlü yaşayan partidir. Yarışmalar, fikir tartışmaları, adaylık çekişmeleri bu partinin doğasında vardır. Ancak bugünün Türkiye’sinde şartlar farklıdır. Otokrat bir yönetimin yargıyı sopa gibi kullanarak CHP’ye saldırdığı, kayyumlarla belediyelerin gasp edildiği, demokrasinin üzerine karanlık gibi çöktüğü bir süreçte bu kongreye tek adayla girilmesi, zayıflık değil; tam tersine birlik ve beraberliğin bir yansımasıdır.
Kongrede söz alan konuşmacılar, özellikle kayyum siyasetine sert eleştiriler yönelttiler. “Kayyum, halkın iradesine vurulmuş bir kelepçedir” diyen partililer, bu uygulamanın Türkiye’deki otokrat yönetimin en somut göstergesi olduğunu ifade ettiler. Bir başka konuşmacı ise “Sandıktan çıkan iradeyi yok saymak, milli iradeyi hiçe saymaktır. Bu anlayış demokrasi değil, despotizmdir” sözleriyle kayyum siyasetine karşı tepkiyi dile getirdi.
Ayrıca konuşmalarda sıkça Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’in stratejik liderlikleri öne çıkarıldı. İmamoğlu, hapsedilmek istendiği 14 metrekarelik hücrede bile aslında özgürdür; çünkü o, halkın desteğini ve demokrasiye olan inancını temsil eden direnen bir liderdir. Özgür Özel ise stratejik aklı, çalışkanlığı, korkusuzluğu ve cesaretiyle Türkiye’nin 1 numaralı muhalefet partisinin liderliğini sağlam bir zemine oturtmuştur. İkisi birlikte, Türkiye İttifakı’nı kurarak otokrasinin korkulu rüyası olmuşlardır.
Türkiye İttifakı, yalnızca CHP’nin değil, demokratik cephenin en geniş ortak paydasıdır. Bu ittifak, ülkenin geleceği için en önemli strateji olarak öne çıkıyor ve CHP bu mücadelenin üst çatısı, öncü gücü konumundadır.
Kongrede bir başka önemli vurgu da “sarayın aparatları” meselesi oldu. CHP içinde geçmiş dönemlerde milletvekilliği yapmış bazı isimlerin iktidara yakın duruşları ve saraya göz kırpan tavırları sert şekilde eleştirildi. Açıkça dile getirildi ki: CHP’liler sarayın aparatı olamaz, olmamalıdır. Geçmişte bu yanlışa düşen isimler CHP örgütlerinde meşruiyet kazanamaz. Çünkü CHP, halkın vicdanını, demokrasiyi ve Cumhuriyet’in değerlerini temsil eden tek gerçek muhalefet partisidir.
Ve elbette bu sürecin merkezinde yeniden seçilen İlçe Başkanı Tuna Işın vardı. Tek listeyle gidilen seçimden güven tazeleyerek çıkan Işın’ın ikinci döneminde de, tıpkı ilk döneminde olduğu gibi başarılı bir performans sergilemesi tüm partililerin ortak dileğidir. Onun deneyimi, örgütçülüğü ve kararlılığı, Bodrum CHP örgütünün hem yerel mücadelede hem de ülke siyasetine katkıda önemli bir rol üstlenmesini sağlayacaktır.
Sonuçta kongre, sadece bir seçim değil; bir demokrasi dersi, bir direniş bildirisi ve bir stratejik yol haritası olarak tarihe geçti. CHP Bodrum İlçe Kongresi, “biz varız, biz direneceğiz ve biz kazanacağız” mesajını bir kez daha güçlü bir şekilde verdi. Bodrum’dan yükselen bu birlik ve dayanışma sesi, Türkiye’nin yarınlarına umut ışığı olacaktır.
Duran Öztürk