Bundan tam 77 yıl önce Wilhelm Reich, insanlığa öfke dolu ama haklı bir mektup yazdı: Dinle Küçük Adam!
O gün yazdıkları, bugünün Türkiye’sinde ve Bodrum’unda hâlâ diri, hâlâ acıtıcı. Çünkü “küçük adam” hâlâ aynı; kimlik kartı değişmiş, ama zihniyet değişmemiş.
Küçük adam…
Her gün ekmeğinden çalınırken sesini çıkarmayan sensin.
Sahte kahramanların arkasında alkış tutan, onları yüceltirken kendi haklarını unutan…
Sana hizmet etmesi gerekenlerin önünde eğilen, “aman başıma iş gelmesin” diye üç maymunu oynayan…
Sen susarken, Bodrum’un kıyıları otellerin özel plajlarına teslim ediliyor. “Halk plajı” tabelasının ardına turnikeler dikiliyor, şezlong mafyası denize ulaşma hakkını satıyor.
Sen susarken, Bitez’de dereler caddeye dönüştürülüyor, üstüne beton dökülüyor; yağmurun denize ulaşacağı yollar kesiliyor.
Sen susarken, orman yangınlarının küllerinden AVM projeleri, lüks konutlar yükseliyor.
Sen susarken, rantın ve çıkarın rotasına girenler, halkın hakkını kendi servetine dönüştürüyor.
Sen, “bana dokunmayan yılan” deyip çekildikçe, o yılan hem sana hem memlekete sarılıyor.
Küçük adam, sen sandın ki özgürlük sana altın tepsiyle sunulur. Oysa özgürlük, ancak sen cesaret gösterirsen gelir.
Reich’ın dediği gibi, zincirlerinin ustası sensin.
Sen değişmeden, hiçbir seçim, hiçbir lider, hiçbir parti seni kurtaramaz.
Bodrum’da “küçük adam” olmamak; sadece sandıkta oy vermekle olmaz. İşgale karşı kıyıda durmakla, dereleri savunmakla, halk plajını halkın tutmakla, ormanına sahip çıkmakla olur. Yerel yönetimi de merkezi iktidarı da hesap vermeye zorlamakla olur.
Yoksa iktidar değişse bile, aynı ezberlerin, aynı rantçı düzenin peşinden sürüklenirsin.
Dinle küçük adam:
Korkunu yenmeden, hakkını aramadan, eleştirmeden, hesap sormadan; ne Bodrum kurtulur ne Türkiye.
Bunu 77 yıl önce Reich söyledi, bugün de biz tekrarlıyoruz:
Özgürlük istiyorsan, önce kendini özgürleştir!
Ve unutma: Küçük adam oldukça, büyük haksızlıklar hep başında nöbet tutacak.