Cuma, Haziran 20, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Kriz Değil, Dönüşüm Zamanı…

Bodrum, her zaman olduğu gibi yine göz alıcı. Ama bu güzelliğin arkasında, sektörün sessizce mücadele ettiği çok katmanlı bir kriz yatıyor. Bugünlerde Bodrum’da işler “eskisi gibi” değil; çünkü dünyada, turizm de değişti. Fakat sorunları sadece şikâyetle karşılamak yerine, çözümün bir parçası olmayı tercih etmeliyiz.

Son dönemde Ortadoğu’daki savaş atmosferi, küresel petrol krizleri, Avrupa’daki durgunluk ve Türkiye özelinde yaşadığımız kur-faiz baskısı, doğal olarak turizm sektörünü de doğrudan etkiliyor. Örneğin; artan havayolu maliyetleriyle ulaşım pahalılaştı, güvenlik algısı kırılganlaştı. Kur düşük, maliyetler yüksek; fiyatlar yabancıya pahalı, yerliye ulaşılmaz hâle geldi. Tüm bunların sonucunda rakip destinasyonlar – Tayland, Mısır, Yunan adaları – daha erişilebilir, daha hesaplı alternatifler olarak öne çıkıyor.

Ancak şunu sormak zorundayız:
Bodrum bu kadar güzelse, neden turist başka yere gidiyor?

Cevap, tek bir yerde değil. Fakat çözüm, çok yerde var.

Bugün gelinen noktada Bodrum’un kaderi, yalnızca döviz kuru ya da otel doluluklarına indirgenemez. Bu bir kültür, vizyon ve dönüşüm meselesidir. Ve bu dönüşüm için tüm paydaşların birlikte hareket etmesi ve aynı amaca doğru yönelmesi lazım.

Turizm Sadece Yaz Mevsiminden İbaret Değildir.
Bodrum’un artık 12 ay yaşayan bir şehir olması gerekiyor. Kış aylarında wellness, dijital göçebe, sağlık turizmi, spor kampları gibi alternatifleri etkin biçimde değerlendirmeliyiz. Dolu sezonlarda kazandığımız güveni, sezon dışında sürdürebilecek çözümler üretmeliyiz. 360 derece bakış açısı ve erişilebilirlik burada çok önemli.

Yeni Nesil Turist “Deneyim” Satın Alıyor.
Artık sadece yatak satmıyoruz. Yerel üreticilerle tanıştırmak, gastronomi atölyeleri düzenlemek, doğa ve tarih temalı rotalarla turistin ruhuna dokunmak zorundayız. Kimi zaman bir tandır başında pişen somun ekmek, beş yıldızlı bir menüden daha kalıcı iz bırakabilir.

Fiyat – Kalite Dengesini Tekrar Kurmalıyız.
Evet, hizmet kalitemiz yüksek. Ama anlatamıyoruz. Değer iletişimi eksik. Otel fiyatlarının neden böyle olduğunu, bu fiyatın içeriğinde ne olduğunu açıkça ve şeffaf biçimde anlatmalıyız. Turizmde “pahalı” değil “anlamlı” olmalıyız.

Bodrum Markasını Birlikte Sahiplenmeliyiz.
Tüm sektör paydaşları olarak aynı dili konuşmalıyız. Her kurum ayrı ayrı tanıtım yapmamalı; kolektif bir bölgesel marka stratejisiyle dijital dünyada görünürlüğümüzü artırmalıyız.

İç Pazara Sahip Çıkmalıyız.
Yerli turist bu yıl da önemli olacak. Özellikle gençleri, öğrencileri, memurları hedefleyen daha ekonomik, erişilebilir paketler geliştirilmeli. Çünkü her genç Bodrum’da tatil yapamayacaksa, gelecekte Bodrum’a yatırım yapacak yerli kalmayacaktır.

İklim Krizi ve Çevre Duyarlılığı “Lüks” Değil, Zaruret.
Sürdürülebilirlik artık moda değil, şart. “Yeşil Anahtar” gibi uluslararası sertifikaların yaygınlaşması, sektörde yeni bir dil yaratmalı. Bodrum’un geleceği, yalnızca betonla değil; çevreye saygı duyan yatırımlarla büyümeli.

Bunlar tabiki çeşitlenip çoğaltılabilir, herkesin kendi Bodrum’u var, bu durum gerçekten ilginç olsa da konuya özgürlükçü bir bakış açısı ve çeşitlilik kattığını da düşünüyorum. Evet, zorluklar var. Ama fırsatlar da bir o kadar fazla. Bu nedenle Bodrum’daki her turizmci, her yatırımcı, her genç – bu hikâyenin bir parçası olmalı. Bugün, krizi konuştuğumuz kadar çözümü de konuşmalıyız. Global markalara baktığınızda bunu bir parça olsun görebiliyoruz, global vizyonları ile hareket edip, yerel unsurların parçası olmaya çalışıyorlar. Çünkü Bodrum sadece deniziyle değil, insanıyla, vizyonuyla, ortak aklıyla ayakta kalacak.

Ve biz turizmciler olarak, bu dönüşümün öncüsü olmaya mecburuz.

Arena Haber
Arena Haber
Bodrum'un Güncel, İlkeli ve Güvenilir Haber Sitesi...

Popüler Haberler