Kaç haftadır Zalimcan’ın bizi gönderdiği Vietnam, Kamboçya ve Tayland izlenimlerimi yazacağım ama gündem ve koşuşturma bir türlü izin vermiyor. Turizm sezonundaki yaşanan sorunlar, İklim Kanunu, iptal edilen, yeni yapılıp askıya çıkarılan imar planları derken Zalimcan bir sürprizle daha geldi.
Neymiş efendim, ben Bodrum’a tıkılıp kalmışım da, Muğla’nın diğer ilçelerindeki turizmi ve kentsel gelişmelerle hiç ilgilenmiyormuşum. Eee ne yapmalıyım yani, çıkıp bu sıcakta ilçe ilçe dolaşıp durum tespiti mi yapacağım? Nasıl olsa MUPA, Muğla genelindeki tüm “kent politikalarını” irdeliyor, konuşuyor, tartışıyor.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız MUPA Başkanı Tansu ÖZCAN’la yaptığı bir konuşmada, bence çok kritik bir soru sormuş. “MUPA’nın oluşturacağı her politika notunda şu soruyu cevaplayın, bu politika notları neticesinde alınacak kararlar Muğla için bu topraklarda yaşayan herkes için adil mi?” Gerçekten bir siyasetçinin sorabileceği en güzel sorulardan birisini sormuş Ahmet ARAS.
Peki MUPA, çok geniş bir coğrafyayı içeren Muğla’da, her biri kendi başına sorun öbekleri içeren ilçelerini bir bütün olarak ele alıp, ortak kent politikaları mı üretmeli, yoksa her bir ilçeyi kendi ekseni etrafında dönerek mi incelemeli?
Bodrum’la Ula’yı bir arada tartışacak kent politikaları olabilir mi? Ya da Köyceğiz’le Milas’ı ortak bir paydada buluşturabilir miyiz? Acaba Muğla Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde “türdeş planlama bölgeleri” mi oluşturmak lazım? Örneğin Dalaman, Ortaca, Köyceğiz ilçelerini bir arada değerlendiren ortak payda bileşenleri bulunabilir. Ama Marmaris’i sadece ilçe merkeziyle değerlendiremeyiz ki. Hadi Armutalan/Turunç ve İçmeler’e yönelik kent politikalarını bir arada belirliyoruz desek, aynı kefeye Orhaniye/Selimiye/Söğüt/Turgut ve Bozburun’u koymamız mümkün değil.
Fethiye ilçesinin 41 mahallesi var ve hepsi birbirinden farklı. Seydikemer ve Kavaklıdere ilçeleri, başlı başına ayrı karakterler. Bodrum bile bambaşka dünyaların yaşandığı bir yarımada. Türkbükü ile Mumcular’ı aynı kent politikalarıyla yönetmek mümkün mü?
Ben bunları düşünürken Zalimcan’a hak verdim tabi. Dolayısıyla konfor alanımdan çıkıp “Sakar Altı” dediğimiz coğrafyayı gezdim son 4-5 gündür. Hatta bu yazıyı Bozburun yakınlarında bir tepedeki 2 odalı küçük bir otelden yazıyorum. Birazdan da Söğüt Köyü’ne (mahallesi) gideceğim.
Sakar Altında durum çok iç açıcı değil söyleyeyim. Ölüdeniz’de İngiltere’nin asgari ücretle geçinen ve 1 Sterlin bile harcamaktan çekinen turistleri dolaşıyor etrafta. Belcekız plajları oldukça dolu ama Lagün’ün içinde denize girilecek gibi değil. Turizm sektörünün belkemiğini oluşturan restoranlarda hizmet oldukça kalitesiz.
Selimiye, Söğüt, Bozburun gibi yerleşmelerde çok ciddi kaçak yapılaşma var. Kiminle konuşsam mahkemelik olmuş. Nedeni ise; yoğun imar talepleri karşısında, yasaklar. Bununla birlikte sabah erken kalkanın marina ya da yat limanı yapmak için canhıraş bir çabası var. Dalaman, Köyceğiz, Ortaca gibi yerleşmelerde ise rastgele bir kentsel gelişme izleri görünüyor.
MUPA’nın işi zor, Büyükşehir Belediyesinin işi zor. Bu coğrafya, öteden beri söyleyegeldiğimiz gibi “yedi kocalı Hürmüz” gibi. Yetkiler dağınık, mevzuat karmaşa içinde, belediyeler çaresiz. Velhasıl “ne olacak bu Muğla’nın hali?” bilen yok. Zalimcan’ın beni uyardığı kadar varmış sahiden.