Pazartesi, Ağustos 25, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Herkes Haddini Bilmeli!

Ülkemizde gazetecilerin tavrı ve tanımı; belli cümleler dahilinde genel kabul görüp tariflendirilse de, uygulamada sınırsız şekilde hayat buluyor 102 yıldır..

Başka bir deyişle Cumhuriyet tarihi boyunca basın sektöründe görev yapan insanların bütün türevlerinde, yaşanan bu sayısız hal, tavır ve tarifler sayılarla ifade edilemeyecek kadar çok..

Benim tercihimse; kendimi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 ve 1929 yılında söylediği 3 cümlenin içinde tutma çabası dahilinde oldu, oluyor.

  • “Gazeteciler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır” (1923)
  • ”Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz” (1923)
  • “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır” (1929)

Basının 4. kuvvet olabilme niteliklerini adeta 100 yıl önceden tarif eden Gazi’nin bu cümleleri, bende tartışmaya kapalı..

*** 

Son günlerde yapılan tüm tartışmaların içeriğinde gazete ve gazeteci tarifleri fazlasıyla yer almaya başladı.

Rica etsem kendinizi tarif eder misiniz sorusuna far görmüş tavşan misali takılıp kalacak olanların, gazetecilik ve kahramanlık hikayeleri maalesef mesleğin yelkenini şişirmeye devam ettiriyor.

Mesleğin sırtını yere vurmayı görev edinmiş bu kadar iç ve dış minnak yetmiyormuş gibi birde içimizdeki git gide tacirleşen yapıyla uğraşıyoruz.

Tacir gazeteci kavramı yeni girdi mesleğe.. Peki nasıl tarif buluyor bu kavram meslekte..

Ben gazeteci değilim yatırımcıyım. Şu siyasetçinin, bu işadamının, o sermayenin ürünüyüm vs. vs… Her meslekte yaşanan kirlenme bizde de benzer oranlarda vücut buluyor maalesef..

Ayarcı gazeteci tiplemesine nispeten de olsa sabredebiliyorduk ama tacir gazeteci artık mide bulandırıyor.

Hammaddesi ve ürünü akıl olan bir meslekte, anasını boyayıp babasına satan zihniyet sabredilecek gibi değil!

Bildiğiniz üzere gazetelerin kazanç kapıları; reklam ve abonelikler üzerinedir. Belli oranda da advertorial reklam (haber içeriğinde tanıtıcı reklam) yer bulur bütünün içerisinde..

Başka bir deyişle gazetecilik mesleğine soyunmuş insan, yani yatırım unsurlarını bir araya getiren meslek erbabı, yukarıdaki cümlede ifade ettiğim gelirlere razı olur, olmalı da..

Eğer yapılan haberde bir ayarcılık yapılacaksa, bu durum sadece kamu faydası söz konusu olduğu durumlar da kabul görür, hak bulur. O da belli etik değerler dahilinde kalmak üzere..

Ayarı kaçan ayarlar ve tekrarlar, mesleğin yaşadığı erozyonu hızlandırmaktan öteye gitmiyor. Haberi 5N1K içeriğiyle, belgeleriyle sunmak ve yorumu okuyucuya bırakmak doğru olanı..

Varsa bir yorumun ve güveniyorsan kalemine; kişiler, olaylar ve düşünce kategorilerinde akla karayı birbirine karıştırmadan köşende yazarsın. Orada kulisten, demeçten, belgeden, dosyadan, yola çıkarak neyi yorumlayacaksan yorumlarsın..

Bu konuda mesleğin ustalarının dikkatini çekmek istediğim bir konu daha var. Köşelerinizde yorumlarınızla kerterizinize aldığınız konuları, kendini yatırımcı gazeteci olarak tariflendiren tacirler üzerinden malzeme toplayarak, değerlendirme hatasına düşmeyin lütfen! Aklın ürettiği yumruğun değeri, kahvehane dedikodusuyla yan yana gelmemeli düşüncesindeyim..

Yeri gelmişken değinmek istediğim bir konu daha var. Kendini tüm zamanların ve konuların otoritesi zanneden gazeteci tiplemeleri..

Aradım telefonunu açmadı, buluşmak istedim randevu vermedi, soru sordum cevap vermedi arızası olan meslektaşların, dikkatini çekmek istiyorum.

Cümleye başlarken ben şu kadar yıllık gazeteciyim, buralarda çalıştım, şu görevlerde bulundum her şeyi bilir, her şeyi yazarım. Cevap vermeyenin, beni kale almayanın da içinden geçerim diyenleri işaret ediyorum.

Basın sektöründe bir çok görevde bulunmuş, alan işgal etmiş olabilirsiniz! Mesele işinizi yaparken ne kadar saygın olabildiğiniz ve kalabildiğinizle sınırlıdır. Her meslekte olduğu gibi..

Bu tip akılları da masalların giriş cümlesiyle tariflendirmek, hatta kısa da olsa cevap vermek istiyorum.

Az gitmişsiniz uz gitmişsiniz dere tepe düz gitmişsiniz, hatta emekli olacak kadar yol gitmişsiniz, ama arkanıza dönüp baktığınızda bir arpa boyu yol gittiğinizi görememişsiniz

Mesleğin tarifini neredeyse dondurmacılık seviyeye indirgeyenlere önerim, kamuya gölge olmayın başka ihsan istemiyoruz olur.

***

Dün, Pazar günü paylaşacağım yazımı klavyeme alırken sosyal medyaya Muğla Basın Çalışanları adı altında bir açıklama düştü. Kim olduklarını bilemediğimiz bu arkadaşların imzalarını göremedik yazının altında..

Açıklamanın gerekçesi ve içeriği; Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras‘ın danışmanı Levent Arkan‘ın, yazar Özcan Özgür‘ün sağlık durumunu da içine alarak maksadını aşan sosyal medya paylaşımıydı..

Muğla’nın farklı noktalarında olumsuz tepki bulan bu paylaşım sonrasında geri adım atan Levent Arkan yaptığı başka bir paylaşımla, sarf ettiği cümlelerin bazılarının kendine yakışmadığını ifade ederken, nihayetinde ben de bir insanım değerlendirmesini yaptı. Sonrasında da bu konudaki paylaşımlarını sayfasından kaldırarak dolaylı bir özür diledi.

Kaliteli bir yorumun alacağı takdirle, haksızlık içeren değerlendirmelerin sonrasında doğru ve net bir özrün kıymeti aynıdır.

Danışman Arkan’ın Yazar Özgür’ün engeli üzerinden yaptığı yanlışı “muş gibi değil net bir şekilde” özür cümleleriyle ifade ederek yerine getirmesi gerekir.

Diğer konularda gazete ve gazetecileri eleştirme hakkı, herkes gibi onda da saklıdır.

Yazı boyunca tamda ifade etmeye çalıştığım durum buydu. Usulü ve içeriği etik değerler içerisinde kalmayan, sınırı olmayan tartışmalar kamuoyunu kirletiyor.

Varlık gerekçelerini kaybetmiş ve maksadını aşan her davranış; önce kamuoyuna sonra da yapanın başına dert oluyor.

Yasama, yürütme ve yargının yanında 4. güç olarak bulunan basın da başta olmak üzere; vatandaşa saygısını ve saygınlığını kaybetmeden görevlerini yaparken, vatandaşta maksadını aşan davranışlar içine girmemeli..

Cumhuriyetin kurumları da gazetecisi de vatandaşı da bir bütün halinde hakkını, hukukunu ve haddini bilmeli. Fazla söze hacet yok..

Popüler Haberler