Bodrum’un kıyıları, ormanları, yolları ve ortak yaşam alanları yıllardır sermaye çevrelerinin gözünü doyurmak bilmeyen iştahına terk ediliyor. Hukukun, kamu yararının ve doğanın üstüne beton dökmeye kalkan bu düzen, artık sadece plan değişiklikleriyle değil, açık zorbalıkla da kendini gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan olay, bu tabloyu çarpıcı şekilde gözler önüne serdi. Hasan Kalyon’un damadı Hüseyin Şeherli’ye ait şirkete bağlı, Kalyon İnşaat’ın yürüttüğü Yalıköy Turizm tesisi inşaatı; ruhsatsız, ÇED raporsuz, kıyı işgali yaparak faaliyet gösteriyordu. Üstelik kamuya ait yola devasa bir demir kapı dikilmiş, geçiş engellenmişti.
Bu hukuksuzluğu görüntülemek için bölgeye giden Sözcü muhabiri Yaşar Anter ve Bodrum Yurttaş İnisiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan, inşaat çalışanları tarafından bir saat boyunca özgürlüklerinden alıkonuldu. Telefonlarına zorla el konuldu, yollar taş ve kütüklerle kapatıldı. Bu bir inşaat değil, resmen “eşkıyalık düzeni”nin ilanıdır.
Bu olayın ardından Muğla 1. İdare Mahkemesi, inşaata ilişkin planın yürütmesini durdurdu. Belediye mühür vurdu. Ancak bu mühür bir son değil, bir başlangıçtır. Çünkü mesele yalnızca bir şantiye meselesi değildir. Mesele, Bodrum’un ortak yaşam alanlarının özel mülkiyet ve rant adına gasp edilmesidir.
Ayhan Karahan’ın basın açıklamasında söylediği gibi:
“Biz Bodrum’u çarşıda, pazarda bulmadık ki; arsız yağmacılığa terk edelim. Bodrum tarihi boyunca korsanlara direnerek güzelleşti. Ferman padişahınsa, Bodrum bizimdir.”
Bugün yaşadığımız mücadele, sadece bir mahkeme kararıyla ya da bir mühürle sonuçlanacak bir mücadele değil. Bu, Bodrum’un doğasına, yollarına, kıyılarına ve geleceğine sahip çıkma mücadelesidir. Basının susturulmaya çalışılması, yurttaş inisiyatiflerinin rehin alınması, bir inşaat alanında değil, demokrasinin tam kalbinde yaşanıyor.
Bodrum halkı bu topraklarda ne korsanlara, ne işgalcilere, ne de rant düzenine boyun eğdi. Bugün de eğmeyecek. Çünkü biz biliyoruz ki, Bodrum’un geleceği demir kapılarda değil, dayanışmada ve direnişte yazılacak.