Yaşadıklarımdan elde ettiğim en önemli çıkarımlardan biride, sorunları sonuçlar üzerinden değil, sebepler üzerinden değerlendirme yeteneğimi geliştirmek oldu.
Başka bir değişle; 40’lı Yaşlardan itibaren sonuçlar üzerinden yaptığım yorucu değerlendirmelerden, sebeplere doğru yaptığım seyahat, daha az yorulmamı dolayısıyla da aklımda ve ruhumda önemli derecede enerji tasarrufu yapmamı sağladı.
Her ne kadar kendimi sonuçlar üzerinden yapılan kısır tartışmalardan korumaya çalışsam da, mesleğim nedeniyle şahitlik etmek durumunda kaldığım olayların her gün bir yenisini yaşamaktan da kaçış yok maalesef..
Geçtiğimiz haftanın Perşembe akşamında başlayan ve uzak durmanın çok da mümkün olamayacağı, sonuçları itibarıyla da tüm Bodrum’un canını sıkan bir olay, kucağımıza, hatta günümüzün-gecemizin tam ortasına düştü.
Bildiğiniz üzere Bodrum Emniyeti’nin Kaçakçılık ve Organize Suçlar Birimi, Bodrum Belediyesi CHP Meclis Üyesi Niyazi Atare’ye bir suçüstü operasyonu yaptı.
Bugün yaşanan olayın 8. Günü.. Şimdiye kadar yapılan haberler, sosyal medya değerlendirmeleri ve yazılan köşe yazılarının bazıları hariç tamamına yakını, Niyazi Atare’nin şahsiyeti ve gerçekleşen operasyona yapılan sonuç değerlendirmeleri üzerinden oldu.
Olay hakkında yapılan yüzlerce binlerce yorumda; geçmişe, sevgiye veya yaşanmış bir minnete dayalı insani ifadeler, çıkar ilişkileri nedeniyle gerçeği saptıran değerlendirmeler ile ipteki cambazlarla, kayıkçı kavgalarını çıkaran kirli patronların ince ayarlarından ibaret oldu.
Yazıma bir ara değerlendirme yapmam gerekirse aşağıdaki cümle yerinde olur sanırım!
“Bir toplumu yönetenlerin karakteri neyse, bir süre sonra halkın da karakteri de ona dönüşür”
Bu değerlendirme benim değil.. Modern sosyolojinin öncüsü İbn-i Haldun’un.. Varsa itirazınız ona yapın..
***
Sorumuzu soralım! Kimdir bu Niyazi Atare?
2005-2009 Yılları arasında CHP Bodrum Gençlik Kolları yönetiminde görev alan ve bir dönem başkanlık yapan Atare, 2009 yılı yerel seçimlerinde DP adayı Mehmet Kocadon’a “Kocadon evine Bodrum senin neyine” sloganıyla ürettiği sert muhalefetle akıllarda yer edendir..
Belediye Başkanı seçilen Mehmet Kocadon’un fanatikleri tarafından tartaklanmasına rağmen geri adım atmadan muhalefete devam edendir..
2013 Yılında yaşanan Gezi Olaylarında eylem yapanlara müdahalede kullanılan itfaiye aracını, Bodrum Emniyetinin emrine veren Başkan Mehmet Kocadon’a yaptığı muhalefeti zirveye çıkarandır..
Yine 2013 Yılının 30 Ağustos’unda Mehmet Kocadon’un, Muğla CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk ve CHP Genel Merkez kurmaylarından Adnan Keskin’in operasyonuyla CHP’ye geçmesi sonrasında da muhalefetine devam eden Atare, 30 Mart 2014 yerel seçimlerini takip eden ayın ilk gününde Mehmet Kocadon’un safına geçerek, o yılın 1 Nisan şakası olandır.
Gücünü, dönemin Bodrum CHP’nin delege ağalarından alan Atare; başta Muzaffer Tanrıkulu olmak üzere Dayı İbrahim ve Kirli Mehmet’in tedrisatından geçerek, öğrendiğini sonraki yıllarda kendine işletme sermayesi yapandır..
Önce Bodrum Belediye Başkan Yardımcısı rahmetli İsmail Altındağ’ın odasına konuşlanan Atare, sonrasında belediyenin tüm odalarına sirayet edendir..
Neyse diyelim devam edelim.. Yıllar yılları kovaladı!
Atare; evrildi, çevrildi, şekilden şekile dönüştü. İçinden geçmediği seçim, iş, olay, insan kalmadı. Pos bıyıkları, alınmış sinirleri, esnek iskeletiyle her kaba aktı, şeklini aldı.
Bu kadar olan biten nasıl oldu sorusuna gelince.. Ortaipolis öğretileriyle Kocadonius eğitimiyle..
Başka bir deyişle, kim yönettiyse ona dönüştü!
Atare’nin şimdilerde yaşadıkları; aklında, vicdanında, ruhunda biriktirdikleri ve geriden getirdikleriyle alakalı..
Bodrum, Atare özelinde son dönemin hikayesine hep birlikte şahitlik etti.
Zaman içerisinde elini kolunu sallaya sallaya ön kapısından girip arka kapısından çıktığı emniyete, KOM ekiplerinin kolları arasında girdi. İşlediği iddia edilen suçun, üstünde yakalanarak..
Bodrum’da siyaset ve ticareti bir lira vergi ödemeden bir arada yürütüp, emek ve alın teri harcamadan kazananların örneğidir Atare..
Gazeteci-Yazar Emin Çölaşan, Niyazi Atare’nin özellikle 2009- 2019 yıllarına tanıklık etseydi, eminim onun içinde bir kitap yazar adını da büyük bir ihtimalle “Niyazi Nereye Koşuyor” koyardı!
Ezcümle; kimse zorlamasın Niyazi Atare’den bir kahraman çıkmaz..
Çıksa çıksa; tabii olduklarının talimatlarının yanı sıra, özgür iradesiyle ortaya koydukları ve yaptıklarıyla bir zübük tiplemesi çıkar..
Atare’yi “kazan kazan” mantığıyla araç olarak kullanan ve onunla iş tutanlardan gelen “masumiyet karinesi” değerlendirmeleri, yorumları ve söylemleri de durumun vehamiyetini ortadan kaldırmaz!
***
Sonuç olarak Niyazi Atare, tercihleriyle sadece ve sadece kriminal bir vakadır. Erozyona uğrayan, kirlenen ve yok olan değerlerimizin vücut bulmuş halidir.
Atare’nin, yazarın odağında olması yine sadece ve sadece artık deşifre olmuş hikayesi nedeniyledir.
Yazara yapılan, “ama yaptığı iyi şeylerde var” eleştirileri ve değerlendirmelerine cevap; bozuk saatinde günde iki defa doğruyu gösterdiği olur.
Yukarıda hatırlattığım, değindiğim ve dikkat çektiğim konuların tamamı, olan bitenin sebeplerine yöneliktir. Yani; gözümüzü, aklımızı ve sorgulamalarımızı toplumsal vesayeti elinde bulunduranlara doğru yönlendirmek ve odağınızı Bodrum’un yerel dinamiklerini son 42 yıldır elinde bulunduran ve yöneten şahıslara ve ailelere çekmektir.
Bu yazı; istisnalarının olanı biteni değiştiremediği bu gidişatın, otokontrolü olmaya davettir. Günün sonunda serzenişte bulunacağımız bir tek kelimemizin bile kalmayacağıdır.
Yazımın sonuç değerlendirmesi de şu olsun;
Operasyon çeke çeke yaşanan hayatların sonu, operasyona tabi kalmaktır.
Olan biteni tepkisiz izleyen Bodrum kamuoyunun ne yaşamaya devam edeceğinin cevabı da, son yaşadıklarının ve özellikle geride kalan 20 yılın içinde gizlidir..







