Pazartesi, Temmuz 28, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Suyun Kimin Olduğu Belli Olsun!

Bodrum’un Geleceğini Su Üzerinden Yeniden Düşünmek

Su, bir kentin yalnızca altyapı meselesi değil, aynı zamanda onun bağımsızlığı, kimliği ve geleceğiyle doğrudan bağlantılıdır. 26 Temmuz 2025 tarihinde gerçekleştirdiğimiz Bodrum Fikir Kulübü toplantısında bu gerçeği bir kez daha hep birlikte hissettik. Gündemimiz Bodrum’un büyüyen su kriziydi. Konu derindi, duyarlılıklar güçlüydü, bilgiler zengindi. Ancak en çok da fark ettiğimiz şey, bu meselenin hâlâ gerektiği gibi kavranmadığıydı.

Bir Zamanlar “Dolarla Su Satmam” Denmişti

1990’lı yıllarda, Bodrum’un su sorunu yine gündemdeydi. Dalaman’dan su getirilmesi planlanıyor, büyük bir yatırım ve altyapı seferberliği konuşuluyordu. Ancak dönemin Belediye Başkanı Emin Anter, bu projeye sert bir biçimde karşı çıktı ve kamuoyunda hâlâ hafızalarda olan o cümleyi kurdu:
“Dolarla su sattırmam.”

Bu çıkış, uzun süre ideolojik bir duruş olarak yorumlandı. Ancak 26 Temmuz tarihli toplantımızda, değerli üyemiz Kerim Cangır’ın tarihsel katkısı sayesinde bu sözün ardındaki esas gerekçeyi öğrendik.

Dalaman su projesi, 49 yıllık Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle, döviz bazlı sözleşmeyle bir özel şirkete verilecekti. Projenin görünmeyen maddesi ise daha da vahimdi:
İhaleyi alan şirket, yalnızca Dalaman’dan gelecek suyu değil, Bodrum Yarımadası’ndaki tüm yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını da denetimi altına alacaktı.
Yani belediyelerin sondaj kuyuları, mandalina bahçelerimizdeki kuyular, evlerimizin arka bahçesindeki artezyenler dahi şirketin denetimine geçecekti.

Su yalnızca taşınmıyor, devrediliyordu. Bu proje suyu bir kamu hizmeti değil, bir ticari meta haline getiriyordu. Anter’in direnişi işte bu yüzden tarihsel değere sahiptir. O, sadece suyu değil, kentin egemenliğini ve geleceğini savunmuştur.

***

Su Sorunu Büyüdü, Çözüm Daraldı

Bugün 2025 yılındayız. Bodrum’un nüfusu on binlerle değil, yüz binlerle ölçülüyor. Yaz aylarında bu sayı katlanıyor. Turizm, inşaat ve yazlık konutlar nedeniyle su talebi her yıl artıyor. Ancak su kaynakları artmıyor. Aksine, iklim krizi, kuraklık, aşırı tüketim ve yanlış planlama nedeniyle kaynaklarımız tükeniyor.

Zeki Özkeskin gibi yıllardır gönüllü ve teknik düzeyde bu alanda çalışan üyelerimizin sunduğu bilgilerle şunu artık çok net biliyoruz:

Bodrum’un yeraltı su tabakası giderek çekiliyor.

Arıtma tesisleri (Örneğin: Bitez ve Torba) yetersiz ve düşük kapasitede çalışıyor.

Yağmur suyu hasadı, gri su kullanımı ve damlama sulama gibi sistemler yeterince yaygın değil.

Ekin Ambarı Deresi gibi doğal kaynaklar değerlendirilmediği gibi, risk altında.

Deniz suyu arıtımı gibi orta vadeli çözümler ise hâlâ plan aşamasında bile değil.

***

Peki Ne Yapmalı?

Bugün geçmişe dönüp Dalaman su projesini yeniden konuşmak gereklidir. Ancak bu defa geçmişin ideolojik sınırlarına hapsolmadan, ama aynı zamanda özelleştirme tuzaklarına yeniden düşmeden. Su temini bir zorunluluksa, modelin kamucu, şeffaf ve halk yararına olması zorunludur.

Bu konuda kulüp toplantısında ortaya çıkan ortak akıl şunları söylüyor:

1. Bodrum’un mevcut su kaynakları (arıtma, dere, yağmur suyu, kuyular) azami ölçüde değerlendirilmeli.2. Dış kaynaklı su temini gündeme alınmalı; ancak kamu eliyle, kamu mülkiyetinde olacak şekilde.3. Geçmişte reddedilen Dalaman projesi, kamu yararı perspektifiyle yeniden masaya yatırılmalı.4. Su tasarrufu, bilinçli kullanım ve teknik altyapı yatırımları derhal hızlandırılmalı.5. Bodrum’da su yönetimi, siyasi çıkarlara değil, bilimsel veriye ve kolektif planlamaya dayandırılmalı. Su Bir Haktır, Teslim Edilemez

Bugün yaşadığımız su krizi, sadece bir altyapı eksikliği değil, aynı zamanda bir siyasi ve yönetsel tercihler zincirinin sonucudur. Su; doğanın, kamunun ve geleceğin malıdır. Sermayeye, şirkete, kar mantığına devredilemez. Bugün Dalaman projesi yeniden gündeme gelse, bu kez tarihsel derslerle ve halkçı bilinçle hareket etmek zorundayız.

Emin Anter’in o gün verdiği mücadeleye bugün farklı araçlarla, ama aynı ilkelerle sahip çıkmak zorundayız. Çünkü suyun kimin kontrolünde olduğu, geleceğimizin kimde olduğuyla eşdeğerdir.

Popüler Haberler