CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı, Kızılay Muğla Şube Başkanı Şadi Pirci’nin geçmişte hakkında “resmî belgede sahtecilik” suçundan kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunmasına karşın, görevine devam ettiğini ileri sürdü
ARENA HABER – “CHP Muğla İl Örgütü evrakta sahtecilikten cezası kesinleşmiş bu kişinin bu görevde daha fazla tutulmasını kabul etmiyoruz” diyerek Şadi Pirci’nin Kızılay gibi köklü bir kurum için şaibeli bir isim olduğuna dikkat çekti.
Kızılay şaibeli isimlerden temizlenene kadar mücadelemiz sürecek
CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı Balcı, yaptığı yazılı basın açıklamasında, Kızılay Muğla Şube Başkanı Şadi Pirci hakkında “resmî belgede sahtecilik” suçundan kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunduğunu öne sürdü. Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/220 Esas ve 2015/329 karar sayılı dosyasında verilen mahkeme kararına ulaştıklarına belirten Balcı, mahkemenin Pirci’nin cezasının infazından itibaren kamu haklarından yoksun bırakılmasına hükmettiğini, söz konusu kişinin bu karara rağmen Kızılay’daki görevini sürdürdüğünü kaydederek şu ifadelere yer verdi:
Şadi Pirci’nin belgede sahtecilik suçunu işlediğinin sabit…
“Fethiye Kızılay Şube Başkanı ve ailesine ilişkin olarak son günlerde ulusal medyada çıkan haberler kamuoyunda sıcaklığını korurken; CHP Muğla İl Başkanlığı olarak, şimdi de bu çürümenin AKP marifetiyle nasıl sistematik ve kurumsal bir boyuta ulaştığını gösteren yeni bir belgeye ulaştık. Diyoruz ki; halen Kızılay Muğla Şube Başkanı olan, daha önce AKP’de İl Başkan Yardımcılığı görevine dahi atandığı bilinen Şadi Pirci hakkında, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/220 Esas ve 2015/329 Karar sayılı dosyasında ‘resmî belgede sahtecilik’ suçundan kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı vardır. Adalet Bakanı’nın her gün bıkmadan usanmadan tekrarladığı gibi, ‘bağımsız Türk yargısının bir mahkemesi’ söz konusu kararında açıkça, ‘sanık Şadi Pirci’nin belgede sahtecilik suçunu işlediğinin sabit olduğuna…TCK 204/2 ve 53. maddeleri gereği, cezasının infazından itibaren belli haklardan yoksun bırakılmasına…’ hükmetmiş.
“Tarihe geçecek bir başka çifte standardın belgesidir”
Peki, bu ne anlama geliyor? Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi gereğince; bu kişi o karardan sonra kamu görevlerinden men edilmiştir. Seçme ve seçilme hakları kısıtlanmıştır. Dernek, vakıf, sendika ve kooperatif organlarında görev alamayacağı karara bağlanmıştır. Ancak bu şahıs, 26 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla, Türkiye’nin en köklü ama maalesef yanlış ellerde itibar yitirmiş kurumlarından birisi olan Kızılay’ın Muğla Şube Başkanı olarak görev yapmaya halâ devam ediyor. AKP yönetimi, kendi eliyle inşa ettiği bu çarpık ve hukuk dışı düzeni halkın gözünden kaçırmak için ‘görmedik, duymadık, bilmiyoruz’ demekten vazgeçmiyor. Elimizdeki belgeler sahte değil, montaj değil; mahkemenin resmî kayıtlarıdır. AKP’nin yıllardır alışkanlık haline getirdiği, kendi içindeki yolsuzlukları, usulsüzlükleri, sabıkaları görmezden gelip; tüm muhaliflere ama özellikle CHP’li belediyelere ve siyasetçilere olmadık iftiralarla saldırdığı bir dönemde, bu mahkeme kararı tarihe geçecek bir başka çifte standardın belgesidir.
“AKP iktidarının ülkeyi sürüklediği derin çürümeye örnektir”
Buradan soruyoruz, resmi belgede sahtecilikten hüküm giymiş bir kişi, nasıl olur da Kızılay gibi bir kurumun başına getirilebilir? TCK 53. madde gereğince bu kişi için uygulanması gereken kamu haklarından mahrumiyet kararı nasıl yok sayılabilir? Ülkemizde hukuk kuralları AKP’li siyasetçiler ve yandaşlar için askıya mı alınmıştır? Bugün belgede sahtecilik yapanlar yarın bir gün Kızılay başkanı, öbür gün milletvekili mi olacaklar? Bir zamanlar halkımızın her şekilde maddi manevî destek verdiği ama AKP’li fanatik kadroların elinde artık ismi yalnızca skandallar ile gündeme gelen Kızılay’ın daha fazla yıpratılmasına kayıtsız kalmayacağız. CHP Muğla İl Örgütü olarak evrakta sahtecilikten cezası kesinleşmiş bu kişinin bu görevde daha fazla tutulmasını kabul etmiyoruz. Kızılay gibi köklü bir kurum bu tür şaibeli isimlerden temizlenene kadar mücadelemiz sürecek. Unutulmamalıdır ki; bu dosya ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle kapatılmış gösterilse de halkımızın vicdanında bu kirli defter asla kapanmayacaktır. Konuya ilişkin gereken tüm hukuki başvurular tarafımızca yapılacak, konu tüm mecralarda işlenecek ve mücadelemiz sonuç alana kadar sürecektir. Zira bu mesele yalnızca bir kişinin meselesi değildir; AKP iktidarının ülkeyi sürüklediği derin çürümenin korkutucu boyutlarını gösteren yeni bir örnektir.”