Pazartesi, Temmuz 21, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Önce Kutuplaştık Sonra Fakirleştik..

Nam-ı diğer “Şeker Bayramı” olan Ramazan Bayramı’na oldukça sıkıntılı saatler ve günlerin sonrasında ulaştık.

Tarihte örneği var mıdır bilemedim? Belki de geçirdiğimiz en zor ibadet günleri oldu.

Diğer taraftan; sıkıntılı ve zor geçen günlerin içinde yeniden deneyimlemeyi başardığımız sorgulama da oldukça önemliydi.

Anayasal hakkımız olmasına rağmen uzun bir süredir askıya aldığımız demokratik tepkilerimiz, toplumsal kazancımız oldu, tamamladığımız Mart ayında..

Son yıllarda karşıtlık siyasetiyle oluşan ideolojik duruşlarımız, Ramazan ayı içerisinde Ekrem İmamoğlu özelinde yapılan haksız hukuki uygulamalar sonrasında siyaset üstü ilkesel bir hale büründü adeta..

İhtiyacımız olan demokrasi ve herkese eşit mesafede duran hukuk talebi, tüm Türkiye’de azda olsa ete kemiğe büründü bence..

Sorgulamayan, anlatılana ve gösterilene tabi olan, manipülasyona açık olan akıllarımız birazda olsa kendine geldi.

Anasını-babasını sorgulamayan, öğretmenini sorgulamayan, ailesini sorgulamayan, ortağını-patronunu sorgulamayan, oy verdiği belediyeyi-hükümet edeni-partisini sorgulamayan, devletini sorgulamayan en önemlisi ben ne yapıyorum diyerek kendini sorgulamayan insanın ne olduğu tarifini; önce kendime sonra da size bırakıyorum diyerek Şeker Bayramınızı kutluyorum.

Her ne kadar şekerle aramızdaki mesafe git gide açılsa da..

*** 

Bayramın ilk günü; kardeşlik, dayanışma, sağlık, mutluluk, huzur, demokrasi ve ekonomik refah gibi konulardan bahsederek ne kadar da şanslıyız diyemeyeceğimize göre; sorunlarımızı konuşmaya, tartışmaya devam edelim..

Geçen Perşembe günü Ayhan Ongun’un Ege Alternatif TV’de hazırlayıp sunduğu “Sivil Bakış” programına konuk oldum.

Program boyunca etrafında dolaştığımız konular; demokrasi, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile hukuk siyasallaştı mı? sorularına cevap aramak oldu.

Peki bulabildik mi soruların cevabını.. Bulamadık tabii ki..

Orta direği yok olan, yıkılan devletlerde bu sorunun cevabını bulmanın mümkün olma hali nerdeyse imkansızdır da ondan..

Devletleri devlet yapan; ne açlık düzeyinde yaşayan vatandaşı, nede ultra zenginleri değildir! Orta direğidir. Orta direği temsil eden aralık ne kadar geniş olursa o kadar millettir, o kadar devlettir toplum..

Bence bu geniş aralıktan; bilim insanları, ekonomistler, eğitimciler, hukukçular, mühendislermimarlar, sanatçılar, sporcular, esnaf, etik değerler, gelenekgörenekler gibi değerleri ortaya çıkar toplumun..

Başka bir deyişle; bu değerlerle birlikte o milletin o devletin tarifi çıkar ortaya..

Bizi biz yapan değerler son yıllarda kaydı gitti elimizden. Ne kuruluş irademizin bize kattığı değerler, nede zengin topraklarımızın ürettiği katma değer kaldı elimizde.

Önce kutuplaştık sonra fakirleştik.. Şimdide bir adım ötemizde, neredeyse tamamımız için açlık sınırı tehlikesi duruyor.

Ya geldiğimiz yere geri döneceğiz, yada son adımı atacağız. Merhaba açlık..

Bu saatten sonra herkesi yüzer gezer seçmen olmaya davet ediyorum. Millet ve devlet olma irademizi günümüz Türkiye’sinde kimseye borçlu değiliz.

Biz zaten hep vardık, varız ve var olacağız.

*** 

Yazımın son bölümünü de Bodrum Belediyesi’ne ayırıyorum.

Bugün itibarıyla Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci‘nin ilk yılı doldu. Her ne kadar geriden getirdiği 5 yıllık bir meclis üyeliği tecrübesi olsa da, ilk defa belediye başkanı olmuş herkese ilk yılında sabır göstermek gerektiğine inanırım.

Başkan Mandalinci’nin benim açımdan eleştirel dokunulmazlığı sona erdi. Sözün etrafında dolaşmayalım. En doğru ifade, Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye vasiyetinden olsun!

Bundan sonra öfke bize, uysallık sana,

Gücenmek bize gönül almak sana,

Suçlamak bize, katlanmak sana,

Anlaşmazlıklar bize, adalet sana,

Haksızlık bize, bağışlamak sana.

Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın…

Arena Haber
Arena Haber
Bodrum'un Güncel, İlkeli ve Güvenilir Haber Sitesi...

Popüler Haberler