Cicero’nun isimlendirmesiyle Tarihin Babası’nın doğduğu topraklarda bir şeyler karalamak kolay değil. Omuzlarımızda binlerce yılın sorumluluğu, benliğimizde zenginliği var.
“Beklentiler yorar” diyor piyanonun başındaki hayat. Bekleyecek ne kaldı onca acıdan sonra? Tanrı’nın kendisine, doğaya sunduğu lütfu parmaklarından tuşlara süzülen notalarla sunuyor binlerce yıllık tarihine Halikarnassos’un.
Çok kötülük gördük, çok yorulduk. Kötü insanlardan ve kötülüklerinden yorgunuz. İyiliğin hüküm sürdüğü bir dünyaya ve ülkeye hasretimiz var.
Parlak bir güneş gökyüzünde. Geçmişten geleceğe sonsuzluğu anlatır gibi. Chopin’in hüzün yüklü notaları çarpıyor bulutlara. Arşipel’in üzerine asılmış parça parça bulutlardan yankılanıyor kulaklarımızda notalar. Beynimize, yüreğimize nüfuz ederken, insanlığın tarihini, Tarihin Babası’nı, Cevat Şakir’i, Giritli göçmenleri, Azra Erhat’ı, Maria Callas’ı (*), Koslu Hipokrat’ı dolduruyor içimize. İyiliği, iyi insan zenginliğini bizim adımlarımızın da üzerinde tarihe karıştığı topraklarda yudumluyoruz.
İnsan, sanatla kalkar ayağa. Sanatla doğrulur, canlanır yeniden. Hüzünlüdür, acı içindedir, ağıt yakar. Ölüme meydan okur bir gün öleceğini bilerek. Kendi yaşadıklarını, kendisinden sonraya bırakır armağan. Ölümden ölümsüzlük yaratma çabasıdır koskoca kısacık hayat.
İyiliği yaymak için 55’inden sonra kendi başına öğrendiği piyanoyu sürekli çaldığı için Çorlu’dan kaçmak zorunda kalmış. İnsanın duygularını ifade etmesine tahammülü olmayan ruhtan ve akıldan kaçış.
Kötülük yenilecek. Zamanın uzun akışında yok olacak kötülük. İyilik kazanacak. Yok olmak zorunda kötülük. Yine “gömelim gel seni tarihe sığmazsın” dendiğinde, akıllarda piyanonun notalarından çıkan sonsuzluk kalacak, hayatın kendisi olacak. Göğe yükselecek notalar. Ben Anadolu’nun kadınları dinleyecek o notaları. Tarihin Babası duyacak piyanonun tuşlarından Arşipel’in bulutlarına asılan notaları. Ve yine tarihin bir başka babası çıkacak ve anlatacak bugünleri sonsuzluğa. Ağıtların ve acıların notalarında. Halikarnassos’ta bugün olduğu gibi.
(*) 1940’larda, Rodos belediye başkanı kızıyla beraber Bodrum’un 1927’de açılan ve sonradan adı Körfez olan lokantasına gelir. Şarkılar söylenir o akşam. Rodos belediye başkanı, küçük kızının da şarkı söylemesini ister. Kız, şarkısını söyler. Önce sessizlik, sonra da alkış kopar lokantada. Yıllar sonra yine gider Bodrum’a bu kız. Küçük yaşta şarkı söylediği lokantaya da uğrar, anıları canlanır. Yıllar sonra Bodrum’a, Körfez’e gelen bu kızın adı Maria Callas’tır.

Fotoğraf: Arda Tunca
“Bu yazı, Arda Tunca’ya ait Demos(www.ardatunca.net) adlı sitede yayınlanmıştır.”
Piyano sanatçısı Zafer Mat, Muğla’nın Bodrum ilçesinde özel olarak tasarlanan üç tekerlekli bisiklet üzerine monte edilen piyanosuyla yerli ve yabancı turistlere unutulmaz bir müzik deneyimi sunuyor.







