Cumhuriyet Halk Partisi gibi köklü bir gelenekte eleştiri, gelişmenin ayrılmaz parçasıdır.
Basın yazar, örgüt tartışır, delegeler karar verir.
Bu kültür, parti içi demokrasinin temelidir.
Ancak eleştirinin sağlıklı olabilmesi için bir şart vardır:
Gerçeğin, algıdan önce gelmesi.
Muğla İl Yönetimi’nin Parti Meclisi görüşmeleri etrafında oluşan tartışmalar da ancak bu çerçevede doğru anlam kazanabilir.
—
PM Bir Makam Değil, CHP’nin Siyaset Merkezi
Parti Meclisi, CHP’nin yalnızca karar organı değildir;
Türkiye’nin demokratikleşme rotasını şekillendiren aklın toplandığı en önemli merkezdir.
Üstelik Türkiye ağır bir otokrasi gölgesinden çıkmaya çalışırken,
bu kurultayın yalnızca bir seçim değil, geleceğin hükümet programının, daha demokratik ve daha çağdaş bir Türkiye’nin inşa süreci olduğunun farkındayız.
Bu nedenle Genel Başkanımız Özgür Özel’in ortaya koyduğu çizgi —
şeffaflık, liyakat ve örgüt iradesine sadakat —
Muğla İl Yönetimi açısından da önemle dikkate alınmıştır.
İl Başkanımız Nail Kızıl da süreci tam bu anlayışla yürütmüştür.
—
Adaylıklar: Liyakatli, Karşılığı Olan, Muğla’nın Gücünü Yansıtan İsimler
İl yönetimi toplantısında masada olan ve yönetimin kıymetli gördüğü isimler şunlardı:
Cumhur Uzun
Milletvekili Gizem Özcan
PM Üyesi Alkım Denizaslanı
Ayrıca bir haftadır örgüt içinde konuşulan ve bu sabah itibarıyla adaylığı kesinleşen isim:
Milletvekili Süreyya Öneş Derici
Bu dört ismin ortak noktası şudur:
Partide ciddi karşılıkları var,
Liyakatleri tartışma götürmez,
Muğla’yı güçlü temsil edebilecek donanıma sahipler,
Sorumluluk almaya hazırlar.
İl Yönetimi olarak hiçbir ismi incitmemek, hiç kimseyi dışlamamak için özel hassasiyet gösterildi.
Çünkü PM, kişisel yarışların değil, örgüt aklının ve ortak liyakatin temsil edildiği bir yerdir.
—
Toplantının Şeffaf Gerçekliği: Dayatma Değil, Katılımcı Değerlendirme
İl yönetimi toplantısına katılan biri olarak süreci tüm çıplaklığıyla ifade edeyim:
İl Başkanımız iki isim üzerine öneri getirdi: Cumhur Uzun ve Gizem Özcan.
Toplantıda herkes söz aldı, fikirler açıkça ifade edildi.
Dayatma, yönlendirme, baskı kesinlikle olmadı.
Süreç tamamen şeffaf, demokratik ve katılımcı yürüdü.
Ben toplantıda çekimser kalabileceğimi ifade ettim.
Çünkü isimlerin de liyakatli olduğunu, Muğla’yı hakkıyla temsil edeceğine inandığımı söyledim.
Ancak yönetimde oybirliği doğrultusunda ortak irade doğunca,
örgüt disiplini ve birlik görüntüsü adına çekimserliğimi geri çekerek oybirliğine katıldım.
Bu karar, kişilere karşı değil;
Muğla’nın ortak iradesi ve temsil gücü için alınmış bir karardır.
—
Muğla Neden En Az İki PM Üyeliğini Hak Ediyor?
Muğla:
13 ilçenin 11’ini kazanmış,
Oy oranını artırmış,
Türkiye’nin demokrasi ve laiklik mücadelesinin en güçlü illerinden biridir.
Bodrum ise yalnızca turizmin değil,
Türkiye’nin kültürel, ekonomik ve siyasal nabzının attığı merkezlerden biridir.
Bu tablo çok net bir sonuca işaret eder:
Muğla, PM’de en az iki üye ile temsil edilmeyi hak ediyor.
Bu bir talep değil;
demografik, siyasal ve örgütsel gerçekliğin doğal sonucudur.
—
Eleştiri Olur; Ama Algının Gerçeği Boğmasına İzin Vermemeliyiz
Basın elbette yazar, yazar da yazmalıdır.
Ancak eksik bilgiyle oluşan algı, doğru süreçlerin üzerini örtebilir.
Bu nedenle bu yazı kimseyi hedef almak için değil;
gerçeği yerine oturtmak, sürecin doğru anlaşılmasını sağlamak içindir.
Muğla’nın demokratik birikimi, örgütün ortak aklı ve adaylarımızın liyakati,
bu kurultayda bize güç verecek olan şeydir.
—
Sonuç: Muğla Liyakatle, Birlik İçinde ve Hak Ettiği Ağırlıkla Temsil Edilmeli
Bugün elimizde dört liyakatli, güçlü isim vardır:
Cumhur Uzun – Gizem Özcan – Alkım Denizaslanı – Süreyya Öneş Derici.
Her biri PM’de Muğla’yı en iyi şekilde temsil edebilecek niteliktedir.
İl yönetimi toplantısında alınan karar;
şeffaf,
demokratik,
katılımcı
bir değerlendirme sonucu ortaya çıkmıştır.
Türkiye otokrasi ile mücadele ederken,
bu kurultay yalnızca bir seçim değil,
demokrasinin inşasında yeni bir başlangıç noktasıdır.
Muğla da bu sürece, hak ettiği güçle katkı sunmalıdır.
