Çarşamba, Aralık 17, 2025

Çok Okunanlar

Benzer Gönderiler

Yaşamın Dersi, Bedenin Uyarısı…

İnsan bazen yaşamın tam ortasında yürüdüğünü sanır.
Oysa yaşam, çoğu zaman sessizce yaklaşır; bir gecede, bir adımda, bir düşüşte kendini hatırlatır.

Bir süre önce evde, en sıradan anlardan birinde, tuvalete kalkarken yere düştüm. Önce bilincimle mücadele ettim, sonra bedenimle. Yaşamakla gitmek arasındaki o ince çizgide, insanın kendine sormak zorunda kaldığı sorular vardır. Kimse öğretmez onları. Ne kitapta yazar ne sohbetlerde geçer. Ancak yaşayınca öğrenilir.

Hastaneye gittiğimde gerçeğin adı kondu:
Sağ dizimde kırık vardı.
Sağ bacağım boydan boya alçıya alındı.

O an anladım ki mesele sadece bir düşme değilmiş. Bu, bedenin verdiği açık bir dersti. Uzun süredir görmezden gelinen yorgunlukların, yalnızlıkların, “bir şey olmaz”ların toplamıydı yaşadığım. İnsan bazen kendine karşı da ihmalkâr olabiliyor.

Yaşam bize çoğu zaman bağırarak değil, durdurarak konuşur.
Yavaşlatır.
Yere oturtur.
Hatta bazen yürümemize bile izin vermez.

Şimdi bir süre hareket edemeyeceğim. Bu bir kayıp gibi görünebilir. Ama belki de asıl kazanım burada: Durmak. Dinlemek. Kendini yeniden tartmak. Hayatı aceleye getirmemek.

Bu yaşadığım bana şunu öğretti:
Yaşam, “sonra bakarız” dediğimiz her şeyi bir gün önümüze koyar.
Beden, ruhun sustuğu yerde sözü devralır.
Ve insan, ancak kırıldığında ne kadar kırılgan olduğunu gerçekten anlar.

Bu yazıyı bir yakınma olarak değil, bir tanıklık olarak yazıyorum.
Kendime not düşmek için.
Okuyana da küçük bir hatırlatma olsun diye:

Hayatı ertelemeyin.
Bedeni küçümsemeyin.
Uyarıları ciddiye alın.

Çünkü yaşam, dersini mutlaka verir.
Mesele, o dersi ne zaman ve ne bedelle aldığımızdır.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Haberler