Muğla’nın adı her zaman özgürlükle, çağdaşlıkla, Cumhuriyet’in nefesiyle anılır.
Bu topraklarda laiklik yalnızca bir ilke değil; günlük hayatın akışına sinmiş bir kültürdür.
Bu yüzden, yakın ilçemiz Milas’ta ortaya çıkan bazı toplantılar ve hareketlilik, ister istemez dikkatimi çekti.
Furkan yapılanmasının ülkenin çeşitli noktalarında yarattığı tartışmaları bilmeyen yok.
İdeolojik çizgisi açık:
Laiklikten uzak, demokratik yaşamla uyumsuz, gençliği hedef alan ve lider merkezli bir örgütlenme modeli…
Ben bu tabloyu daha önce gördüm.
Hepimiz gördük.
Adını Fethullahçı yapılanmadan başlayarak gördük hem de…
Bir yapının “sıradan bir dini sohbet” görüntüsü altında nasıl devasa bir ağa dönüştüğünü,
nasıl devlete, eğitime, yargıya, hatta orduya yerleştiğini,
nasıl Cumhuriyet’i içeriden aşındırdığını yaşayarak öğrendik.
Yanlış sadece onların yaptıkları değildi.
Yanlış, toplumun “bizden uzak”, “bize dokunmaz” diyerek susmasıydı.
İşte bugün aynı konfor alanına tekrar düşme lüksümüz yok.
Milas’ta son haftalarda yapılan toplantılar, kimseyi paniğe sürüklemek için değil;
ama kimseyi yanıltmamak için de not edilmelidir.
Toplantıların içeriğine dair açıklık yok.
Yöntem tanıdık.
Hedef kitle tanıdık.
Söylem biçimi tanıdık.
Ve bir şeyi bir kez daha söylemek zorundayım:
Bu mesele bir parti meselesi değildir.
CHP’nin olduğu kadar,
bu topraklarda laik, özgür ve eşit bir yaşamı savunan herkesin ortak sorumluluğudur.
Muğla’nın aydınlık çizgisi rastlantı değil, birikimin sonucudur.
Kadınların özgürlüğünden gençlerin yaşam tarzına,
çevre mücadelesinden yurttaş bilincine kadar bu kent hep doğru yerde durdu.
Tam da bu nedenle, gericiliğin gölgeye sızma hamlelerine karşı uyanık olmak gerekir.
Adı ne olursa olsun.
Kimse kimsenin inancına karışmıyor.
Kimsenin ibadetine, duasına, inanç dünyasına sözümüz yok.
Ama Cumhuriyet’in değerleri, bu ülkenin en geniş ortak paydasıdır ve bu paydadan geriye atılacak her adım, toplumsal bedeli ağır bir hatadır.
Muğla’nın görevi bellidir:
Dikkat edecek, takip edecek, sorgulayacak ve Cumhuriyet çizgisinden asla taviz vermeyecektir.
Çünkü bugün küçük görünen bir adım, yarın çok büyük bir dönüşümün fitilini ateşleyebilir.
Biz bu filmi daha önce izledik.
Bir daha izlemeye niyetimiz yok.
